SON DAKİKA
SON DEPREMLER
Nezir Kızılkaya

Kötülerin Kazanması İçin, İyilerin Seyirci Kalması Yeterlidir

Kötülerin Kazanması İçin, İyilerin Seyirci Kalması Yeterlidir
A- A+ PAYLAŞ

Nezir KIZILKAYA   
nezir.kizilkaya@hotmail.com

Malatya’yı oluşturan ve ona özgün bir nitelik kazandıran, caddeleri, sokakları, yapıları ve yüzbinleri içerisinde barındırması değil, tarihsel, kültürel ve toplumsal olarak ortak noktalarda buluşulması ve bu kültürün paylaşılmasıdır. 

Sırtını Beydağı’na yaslamış bu kadim kentin, türkü söyleyerek, ağıt yakarak, halay çekerek, yaz-kış çalışıp alın teri dökerek günümüze kadar ulaştırdığı ve ömür dediğimiz kısa dünya ziyaretimizde bizlere yoldaşlık edecek, elimizden tutacak en değerli şeylerden biri olan kültürel miras, dijital çağın girdabında kaybolmak üzere.  

Derme deresinin, avlularının bir kenarından aktığı güzel evlerde yaşamış güzel insanların, bizim kuşağa emanet olarak teslim ettiği ve bütün Malatyalıların ortak kimlik kartı olan kültürü, bizden sonraki kuşaklara teslim edememenin, yani emanete sahip çıkamamanın derin acısı da vicdanımızda büyük yaralar açıyor.  

Kültürün muhafaza edilmesi konusunda, zamanın getirdiği bu dezavantajların yanında, gelişen teknolojinin bize sağladığı avantajları da bir türlü doğru ve etkin kullanmayı beceremedik. Bizlere Malatyalı olduğumuzu hatırlatan her şeyi hoyratça tükettik. Medeniyetlerin ağırlıklı olarak biyolojik güçleri ile değil, kültürleri ile egemenliklerini sürdürdükleri ve varlıklarını devam ettirdiklerini anlayamadık, anlatamadık. 

Bir de üstüne yerel yönetici ve bürokratların konuya uzak olmaları, hatta kültürü ve sanatı, gereksiz bir olgu olduğuna dair bir bakış açısı içerisinde değerlendirmeleri, meseleyi daha da içinden çıkılmaz hale getirerek, şehrin ruhu ve karakterinin, liyakatsiz ve acemi yöneticilere kurban edilmesine karşı direnç gösteremedik, seyirci kaldık. 

Hele de bürokrat ve seçilmişler, Malatya’da görev süreleri ile sınırlı olmak üzere misafir oldukları düşüncesini taşıyorlarsa ki, bugüne kadar bu hep böyle oldu, konu daha da içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Tüm bunların üstüne bir de konusunda eğitim ve liyakat eksikliği varsa, şehir inanılmaz bir hızla duraklama devrinden gerileme devrine doğru gidiyor. 

Bir kentin sahiplenildiğinin en önemli göstergelerinden biri olan şehirle ilgili belgeleme çalışmalarının, yani şehir arşivinin kurumsal boyutta sıfıra yakın bir düzeyde olması ve bu alandaki bireysel çabalara da destek verilmemesi de yerel yöneticiler ile ilgili bu tespiti oldukça kuvvetlendirmektedir.  

Şehre özgün kimliğini kazandıran bu çalışmalar sayesinde söylentiler, belgeler ile desteklenmiş gerçeklere dönüşerek şehrin kültür ve tarihini kalıcı olarak kayıt altına alır. Şehirle ilgili her alandaki araştırma ve çalışmalarda yol gösterici olur. En önemli görevlerinden biri “araştırmak ve hakikati aramak” olan şehrin üniversiteleri dahi -yine aynı sebeplerden- konunun oldukça uzağındadır. 

İthal bürokrat ve seçilmişleri, görev süreleri sonrasındaki bütün planlarını, geldikleri yere geri dönmek veya büyük şehirlerde yaşamak üzerine kurmuş olmanın doğal bir sonucu olarak, şehre dair gerçek bir sahiplenme duygusu yaşamadıklarından, şehrin dertleri ile gerçek anlamda hemhal olamıyor, kalıcı çözümler üretemiyorlar.  

Bu tespitleri abartılı bulan varsa, son 20-25 yılda Malatya’da görev yapan belediye başkanı, milletvekili ve bürokratların kaçının görevleri sonrası bu şehirde yaşadığını sorgulasın. Ulaştıkları gerçek çok çarpıcı olacaktır. 

Bu durum aslında sadece kültürel konular ile sınırlı da değil. Yıllardır geleceği söylenen yatırım ve hizmetlerin gelmeyişi ya da başlanan projelerin 10-15 hatta 20 yılı aşan sürelerde dahi bitirilemeyişi bu iddiayı destekleyen çok çarpıcı örnekler olarak her gün karşımıza çıkmaktadır. 20-25 yıl önce şehrin gazetelerinde sıralanan ve çözüm bekleyen sorunların büyük çoğunluğu hala güncelliğini korumaktadır.  

Kurumsal desteğin şart ve önemli olduğu kültürel miras konusu, bu bakış açısının doğal bir sonucu olarak sahipsiz kalmakta ve dijital girdaba hızlıca yaklaşmakta. Bir türkü, bir oyun, bir hikâye yok olduğunda binlerce anı da yok oluyor ve artık geri gelmesi mümkün olmuyor. Kendisini bu kültüre bağlı hissetmeyen yönetici için de bu kayıplar hiçbir şey ifade etmiyor. 

Kültüre nefes ve omuz vererek geleceğe aktarma çabası içinde olan tüm Malatyalılar, bu kurumsal desteklerden yoksun olarak gün geçtikçe daha da acımasızlaşan zamana karşı verdiği mücadeleyi kaybediyor ve kültürün geleceğimize tuttuğu ışık gittikçe zayıflıyor. Geleneksel ve kadim kültürümüzün şekillendirdiği bizleri de artık içinde bulunduğumuz zamanın materyalist kalıbı biçimlendiriyor, davranışlarımızı belirliyor. 

Özellikle de 6 Şubat felaketi sonrası canının derdine düşen Malatyalılar, doğal olarak ihtiyaçlar silsilesi kuralı gereği kültürel mirası koruma motivasyonlarından çok uzaklaşmışlardır. O kadar ki şehrin ekonomik olarak neredeyse her şeyi olan kayısının tanıtımı için 50 yıldır düzenlenen ve düzenlendiği günden itibaren Malatya Kayısısının markalaşmasında büyük katkısı olan Kayısı Festivali bile itibarsızlaştırılmaya çalışılmıştır.  

Binlerce kayısı üreticisinin oyunu alan ilçe belediye başkanlarının dahi içinde olmamaya gayret gösterdikleri Kayısı Festivaline, bu şehrin dertleri ile hemhal olan hiçbir kişi ya da kurumun katılmamak için geçerli herhangi bir mazeretinin olabileceği düşüncesinde değilim. Şartlar ne olursa olsun, kayısı Malatya’nın kırmızı çizgisidir ve bu şehrin en iyimser düşünce ile yarısına ekonomik olarak dokunan kayısının festivaline omuz verilmelidir.  

Kim ne derse desin, Malatya Kayısısı festival ile markalaşmış ve bugünkü konumuna ulaşmıştır. Kayısı festivalini sığ bir bakış açısı ile sadece eğlence olarak gören herkes ve her kurum, Malatya Kayısına karşı oluşturulmaya çalışılan lobilere hizmet etmekte, onlara güç katmaktadır. Bu muhalif düşünce ve eylemlerden cesaret alan, Malatya’nın bir mahallesi kadar bile olamayacak taşra kasabaları, ürettikleri kayısıları, Avrupa Birliğinden coğrafi işaret almış, Malatya Kayısısından üstün görme cüreti içerisine girmişlerdir. 

Bütün dünyevi görüş ve düşüncelerimizden sıyrılıp, kişisel ikbal ve beklentilerimizi bir kenara bırakarak, sadece bu şehrin çıkarlarını önceleyerek hareket etmek, zaten sürecin sonunda Malatya’da yaşayan her kesimin lehine olacak ve olumlu anlamda hayatına dokunacaktır. 

İşte mesele de esas olarak burada başlamaktadır. Yani bunun nasıl başarılacağı ile ilgili soruların doğru yanıtlarıdır. Yazının başında da belirttiğim gibi bu başarı ancak, çantası hazır, gözü ceketini alıp gitmekte olan liyakatsiz bürokrat ve seçilmişlerden şehir kurtulduğunda gelecektir.  

Eğer bunu başaramazsak Malatya masalının nasıl biteceği de bugünden belli gibidir. “Gökten üç elma düşmüş, üçü de çürük çıkmış”  

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

17 yorum yapılmış

  • Ruşen uçar (1 ay önce)
    üzüntüm,haketmedikleri halde bu şehrin tarihine, makamları itibariyle isimlerini yazdırmış olmaları.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Osman (1 ay önce)
    Eleştiri adı altında Hertürlü Hakaret ve küfürü yaparsak yapanada çanak tutarsak Bulehirde Ne sitaset yapan Nede para kazanıp zengin olan durmaz Niye dursun küfür işitmek Hakaret işitmek içinmi duracak bence durmaz Malatyada Kimsenin kimesye İhtiyacıda yok Herkes Etkili herkes güçlü Herkesin Eli uzun isteyen istediği yere ulaşıp işini yaptırıyor.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Kuru kayısı (1 ay önce)Osman isimli kullanıcı yorumuna
    Ben de yazıyı okuduktan sonra bunu düşündüm. Dışarıdan gelen insanların şehri sevmesi, sahiplenmesi için ne yapılıyor? Malatyanın Malatyalılar için eşi bulunmuyor... Bunu unutmayın...
    %100
    %0
    Yanıtla
  • orhan (1 ay önce)
    Güzel bir yazı olmuş emeğinize sağlık
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Cumhuriyet-î El Azîz (1 ay önce)
    Selam olsun onurlu, yürekli ve Atatürkçü insanlara.....
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Çırmıhtılı (1 ay önce)
    Siyaset insanların iliklerine kadar işlemiş maalesef. Şehrini ya da ülkesini düşünen yok. Siyasetçiler; önce kendilerini, sonra yine kendilerini düşünürler. Yazınızda belirttiğiniz gibi son 25 yılı gayet net özetlemişsiniz. Hal ortada.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Erhan (1 ay önce)
    Herkes kendisini ,kendi tarafının iyi olduğunu varsayar, iddia eder. !
    %100
    %0
    Yanıtla
  • malatyalı (1 ay önce)
    zoruma giden ,malatya da vekillik ve belediye başkanlığı yapan insanların ,seçilmeden önce ve görev sürelerinde malatya yı öve öve bitiremezler.bu şehirde olmaktan ,yaşamaktan onur ,gurur ve ayrıcalığından bahsederken.makamları gittiği gün kendileride hemen il dışına çıkıyor.malatya sahipsizliği işte bu ,malatya da kalsalar bir bilen ,bir büyük ,obdusman olacak insanlar ortamı boş beleş insanlara bırakıyor.neden bir kültür mirasımız yok .danışacak krizlerde bugün olduğu gibi fikir sunacak deneyimli kimse yok.ey malatya halkı malatya yı terk edip gidecek siyasilere sırtınızı dönün ,bunu yapan toplum kazanır.yapamayan malatya gibi olur.kimsesiz ve sahipsiz.malatyada kalan yaşayan siyasilere saygım sonsuz ,onlar gerçek malatya sevenler.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • ByConan (1 ay önce)
    Bir memlekette ,namuslular,namussuzlar kadar cesur olmadıkça o memlekette kurtuluş yoktur.(İsmet İnönü) Malatya’nın iyileri ve namusluları pek cesur olamadılar maalesef. Cesur olanlarını da hapislere atarak,sürerek,ezerek, sindirerek,kaçırtarak Malatyayı bu hale getirdiler.Çok uzun yılların projesiydi zaten memleketi bu cahil insanların eline teslim etmek.Hayaldi gerçek oldu.Hocam elinize sağlık ,yüzde yüz haklısınız.Sizin gibi kıymetli birkaç insan da olmasa bunları dile getirecek kimse kalmadı maalesef
    %100
    %0
    Yanıtla
  • A Ali (1 ay önce)
    Ülkemiz ve de ṣehrimiz erezyona siyaset uğruna yolda çıkmıṣlığın ürünleriyiz İSMET paṣayı ÖZALI EṢREF bitlisler bu ṣehirde sanki gelip geçmemiṣler gibi o değerleri bilmeyen bir ṣehirin sonu böyle olur
    %100
    %0
    Yanıtla
  • MUSTAFA (1 ay önce)
    Nezir hocam sonuna kadar haklısınız ancak, bu şehir o kadar çok erozyona uğradı ki, bu şehrin sevdalıları terketti gitti. Dışarda vasıfsız göç aldı. Geriye kalanların çoğunuluğunun da sosyal yapısı her durumda halay çekmek, sorgulamamak, umursamamak oldu. Doğruya doğru, yanlışa yanlış diyen mert insanlar kalmadı. Artık Malatya özünü kaybetti. Malatya dan ümidimiz kalmadı artık.
    %89
    %11
    Yanıtla
  • Cumali (1 ay önce)
    Doğru tespitler.öncelikle belki tüm Türkiye'de olduğu gibi seçilmiş ve bürokratlar bir kişinin ağzına bakıyor.bu durum Malatya için yetersiz,liyakatsız kişiler sayesinde her şey geri gidiyor.herkesin bildiği örnekler çevre yolu ve stad.tüm şehirlerde yapıldı,belirlenen sürelerde teslim edildi ama Malatya'da yıllar sonra,çevre yolu hala yapılıyor.1980-90 lı yıllarında kayısı festivali bir hava oluştururdu.insanlar konserlere giderdi,ulusal medyada yer alırdı.bir kaç yıl sonra Malatya'da,Malatyalıda kalmaz gibi görünüyor.
    %93
    %7
    Yanıtla
  • Akıncı (1 ay önce)
    Nezir hocam yazıda belirttiğiniz gibi son yıllarda Malatya da yöneticilik yapan hiç kimse şehri sahiplenmedi, milletvekilliği ve belediye başkanlığı yapanlar ise şehri nasıl mahvettiklerini bildiklerinden şehirde kalacak yüzleri olmadığından haliyle terk ediyorlar Malatya nın bütün günahı ve vebali onlarda olsun
    %88
    %12
    Yanıtla
  • İsmet YILMAZ (1 ay önce)
    Yine Nezir kardeşim ve yine Malatyamızın geldiği durumu her açıdan ortaya koyan bir derleme.. Eline yüreğine sağlık.. Yıllardır uzun soluklu stratejiden yoksun, kişisel ikbal peşinden koşan yönetimlerin idaresinde gereken gelişim ve ilerlemeyi bir türlü gösteremeyen bu kadim kentin düştüğü durum ve bu şehri her açıdan sahiplenen gerçek sahiplerinin gönlü yaşanılan deprem sonrası tam bir hüzün makamındadır. Tüm bunlara rağmen karamsarlığı bir kenara bırakıp bu güzelim toprakları kurda kuşa yem etmeden çok daha güzel ve müreffeh bir geleceğe taşımanın zamanı tam da bugündür. Ve türküler, güzellikler, dostluklar içeren masalı da o şekilde bitirmeyeceğiz Nezir kardeşim.. Saygılarımla..
    %83
    %17
    Yanıtla
  • kazım (1 ay önce)
    Mevcut partilerin siyaset tarzı ile bahsettiğiniz tarzda bir atanmış veya seçilmiş bulmak mümkün değil. Çünkü farklı partilerin belediyeleri yönettikleri illerde de aynı problemler var. Onun için "şu parti gelse işler düzelecek" diyemiyorum. "Kimin himmeti (arzu, istek, çaba anlamında) milleti ise o kişi tek başına bir millettir. Kimin himmeti yalnız nefsi ise o insan değil" diye bir söz duymuştum. Tüm himmetini halkın sorunlarına sarfedecek bir siyasi ve toplumsal anlayış olmadıkça bir gelişme olmayacak. Halkımızda siyasilere karşı yüzlerine gerçeği haykırmıyor. Saygı göstermek ayrı, düzgün iş yapmalarını söylemek ayrı bir konu. Ancak "nasılsanız öyle yönetilirsiniz" sözü de hergün kendini doğruluyor. Eskiden yaşayanlar bir bakıma şanslıymış. En azından daha az yapmacıklık gördüler. Kendi milli/manevi kültüründen bu denli uzak yaşayan bir toplum görmediler. Yürüyüşünü bırakıp başkalarının yürüyüşünü de öğrenemeyen mevcut toplumu görmediler. Malatya'yı daha özünde yaşama imkanı buldular. Evet çamurlu yollar, sobalı evler vardı ama bence iliklerine kadar kültürlerini ve örflerini yaşadılar.
    %90
    %10
    Yanıtla
  • Pırasa (1 ay önce)
    Yazıyı okumaya gerek yok. Başlık tamamen Malatya'yı anlatıyor. Kaleminize ve yüreğinize sağlık.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Umutsuz (1 ay önce)
    Seçimlerde lider sevgisi Malatya'yı bu hale getirdi.Birkaç seçim öncesi "Sarı kart"gösterilseydi bugünkü sıkıntılar olmayacaktı. Nezir Hocam,güzel bir tespit yapmışsınız.Geömişte kendisini Malatya sevdalısı Milliyetçisi olarak lanse eden yöneticilerimizin neredeyse tamamı Malatya dışında yaşıyor. Gerçek sevdalılar,bu kadar olumsuzluğa rağmen şehrine sahip çıkmaya .çalışan ,şehri terketmeyenlerdir.
    %100
    %0
    Yanıtla

Nezir Kızılkaya yazıları