Malatya'dan Celal Yalvaç Geçti
Nezir KIZILKAYA
nezir.kizilkaya@hotmail.com
“Âlimin Ölümü, âlemin ölümüdür”
Bu dünyadan göçüp giden her yetişmiş insanın ardından “yeri doldurulamayacak bir kişilik” sözü çok sık söylenir. Bu artık kalıplaşmış ve her daim tekrarlanan bir klişe olmuştur.
Ama bazı şahsiyetler vardır ki, yeri gerçekten doldurulamaz. Hele de bu şahsiyet bir kent için sembol olmuş ve kentte yaşayan herkesin sevgisini ve saygısını kazanmış bir isimse bu ifade tam olarak karşılılık bulur.
Nasıl ki Malatya -şartlar ne olursa olsun- bizler için “yeri doldurulamayacak şehir” ise, Celal Yalvaç da “yeri doldurulamayacak insan”dır. İşte bu yüzden Celal Yalvaç bu dünyadan ebediyete göçerken, içimizde sonsuza kadar doldurulamayacak bir boşluk bırakmıştır.
Malatya kadar, medeniyet âlemine her sahada, yetişmiş insan armağan etmiş çok az şehir vardır. Siyaset, kültür, spor ve daha birçok alanda aynı şehirli olmaktan onur duyduğumuz insan hazinemiz, şehre ve Malatyalı imajına eşsiz katkılar sağlamıştır.
FOTO: Celal Yalvaç, Tarihçi- Yazar Nezir Kızılkaya ve Yazar Bülent Korkmaz
Celal Yalvaç da “Malatyalı” olmanın ona yüklediği titizlik ve sorumluluk duygusu ile yaptığı çalışmalar ve hazırladığı eserler ile bu kente değer katmış, Malatya markasına kültürel alanda büyük katkılar sağlamış bir bilge kişilik olarak şehrin son yarım yüzyılında adı ilim ve irfan ile anılan örnek bir kişilik olarak ön plana çıkmıştır. Onun duygu ve düşünceleri bu kentten beslenmiş, şehrinin ait olduğu medeniyetten kopartılmasına asla rıza göstermemiştir.
O, İbn-i Haldun’un “Şehirlerin bir ruhu vardır ve insanlar zamanla yaşadıkları şehrin ruhuyla özdeş hâle gelir.” sözünün tezahür ederek, vücut bulduğu, bilgi ve birikimini topluma gönüllülük yolu ile aktarmak misyonunu kendisine şiar edinmiş, dokunduğu yere değer katan bir kişilik sahibi olarak, teşbihte hata olmaz ama adeta şehrin ruhu, Malatya’nın “Dede Korkut”u idi.
Malatya için yaptığı arşiv çalışmaları, şehirle ilgili sosyal bilimlerin her alanında yapılan çalışmalarda üstlendiği sorumluluklar ve ardında bıraktığı eserleri ile yakın tarihimize ışık tutan bir aydın ve entelektüel olan Celal Yalvaç, bu kentin hafızalarından ve simgesel isimlerinden biri olarak, boşluğu doldurulamayacak bir şahsiyet olmuştur.
FOTO: Celal Yalvaç, Tarihçi- Yazar Nezir Kızılkaya ve Şair İsrafil Ercan
Tamamen objektif ve çok yönlü bir anlayışla eserlerini hazırlamış, birinci elden kaynaklara dayalı olarak hazırlanan bu eserler kendinden sonraki araştırmacılara bir kapı açmış ve neredeyse sosyal bilimlerin her alanında Malatya ile ilgili çalışmalara önemli ölçüde katkı sunmuştur. Gazeteciliği, arşivciliği ve çalışmaları ile Celal Yalvaç’ın elde ettiği bu başarıyı onun azim ve zekâsına bağlayarak değerlendirmek de hatalı olmayacaktır.
O aramızdan ayrılırken en büyük tesellimiz, yaşamı boyunca yaptığı ve bir insan ömrüne kolay kolay sığamayacak çap ve nitelikteki çalışma ve ortaya koyduğu eserlerin Malatya ve bölge kültür tarihinde silinmeyecek izler bırakmış olmasıdır.
Benjamin Franklin "Öldükten sonra da yaşamak istiyorsanız, ya okunmaya değer bir şeyler yazın, ya da yazılmaya değer bir şeyler yapın" demiş ama Celal Yalvaç hem okunmaya değer bir şeyler yazmış, hem de yazılmaya değer bir yaşamı olmuştur.
Onun davranış ve düşüncelerini şekillendiren, kibir, gurur ve önyargıdan uzak, deneyim ve bilgiye dayalı, yapısal hale gelmiş tarafsız ve bilgelik dolu bir karakteri vardı. Onunla sohbet ederken anlattığı olaylar, kişiler, kullandığı kelimeler, özellikle de detaylar ve verdiği örneklerin seçimi çok sık rastlayamayacağımız bir titizlik ve incelik barındırır, ayrıcalıklı hissettirirdi.
FOTO: 65 yıllık kadim dostlar Yusuf Uğrar (Foto Spor Yusuf Usta) ve Celal Yalvaç
Onu çok yakından tanıma ayrıcalığına sahip olmuş ve engin bilgisinden istifade etmiş birisi olarak, benim için onunla sohbet etmek, sınıfı ve sonu olmayan bir eğitim ve öğretim süreci idi. Çoğu insan gibi benim de Malatya’yı daha iyi anlamama inanılmaz katkılar sağlamış, şehir ile ilgili yaptığım her çalışmada kılavuzum olmuştu.
Ondan öğrendiklerimiz tabi ki sadece tarih ya da gazetecilik ile ilgili akademik bilgiler değildi. Onun –kendisini üzmüş olsa bile- ağzından hiç kimsenin gıyabında aleyhinde tek bir kelime bile duymak imkânsızdı. Sohbet sırasında bahsi geçen kim olursa olsun kesinlikle olumsuz bir fikir beyan etmez, kin beslemezdi. Hatta yaptığımız sohbetlerde sık sık “Ben bu dünyada muhatabım olan herkese hakkımı peşinen helal etmişim, bu kadar adamla bir de öteki tarafta uğraşamam” deyip bizi hem güldürür hem de bizlere güçlü bir iyilik mesajı verirdi.
İlerleyen yaşına rağmen, okuma azim ve alışkanlığından hiçbir zaman en küçük bir taviz vermedi. İliklerimize kadar hissettiğimiz bir kitap kokusunun karşıladığı ofisinde onunla yapılan sohbetlerin bir bölümü de mutlaka kitap ile ilgili olurdu.
Son iki senedir hazırlamış olduğum ve bir Celal Yalvaç biyografisi olan “Malatya’ya Adanmış Bir Ömür; Celal Yalvaç” başlıklı yüksek lisans tez çalışmasının, vefatından önce, Ekim ayı içinde tamamlanması ve onun tarafından beğenilmesi benim için ayrı bir onur kaynağı olmuştur.
FOTO: Tarihçi- Yazar Nezir Kızılkaya, Celal Yalvaç ve Tarihçi- Yazar Orhan Tuğrulca
Uğrunda bir ömür tüketerek, Malatya’yı anlamamızda büyük emek sarf eden Yalvaç, arşivinde barındırdığı Malatya ve civar kentlere ait yüzlerce belge, kütüphanesinde bulunan 15.000’den fazla kitap ve deneyimleri ile Malatya bilim ve düşünce tarihinin önemli insanları arasındaki yerini almıştır. Kentin tarihi, coğrafyası, kurumları ve kültürü ile ilgili alanlarda, hala önemini koruyan ve başvuru kaynağı olma özelliği taşıyan çalışmaları bu alanda çalışma yapacak olanların ilk durağı olmuş ve olmaya da devam edecek gibi görünmektedir. Kütüphane ve arşivini her zaman araştırmacı ve akademisyenlere açarak, onların çalışmalarına katkı sağlamıştır.
Celal Yalvaç’ın bu kentteki herkes için bir anlamı, bir karşılığı vardır ve olmalıdır da.
Tanımayanların onu tanıması, unutanların, kaybettikleri bir şeyi bulmanın sevinci içerisinde yeniden hatırlamaları için çok daha fazla çaba gösterilmesi bu kentte yaşayan, yöneten herkes için bir zorunluluktur.
Gidenler boşluklarını bırakarak gidiyor. Ve boşlukların içinde gittikçe artıyor yalnızlığımız. Zamanı ve onları tutmak belki mümkün değil ama hatıralarını yaşatabilir, hak ettikleri değeri vererek onurlandırabiliriz.
Celal Yalvaç, Malatya tarihine ve kültür hayatına sunduğu eşsiz katkı ve araştırmalarından dolayı her türlü saygıyı hak etmektedir.
Şimdi bizlere düşen onun adını doğduğu ve yaşadığı sokağa vererek ismini ebediyen yaşatmaktır.