Malatya'dan 'Fahri' Geçti: Sarı Kurdale Hasreti İle Geçen Ömür
...Yaşanan bu trajedi sonrası Fahri çocuğunu da alarak Malatya’yı terk etmişti..
Nezir KIZILKAYA nezirs@mynet.com
Sarı kurdelem sarı
Dağlara saldım yâri
Dağlar kurbanın olam
Tez gönder nazlı yâri
Acıları türkü yapanlar sadece kendi acılarını dile getirmez. Onu dinleyenlerin acılarını da dillendirirler. Artık ortak acıların türküsüdür o mısralar. Sadece yazanın değil dinleyen herkesin beyan-ı hâlidir, tesellisidir.
Geleceğe dair onca umudunu, hevesini, sevincini kısacası hayata dair neyi varsa sarı kurdelesi ile beraber toprağa veren Malatyalı Fahri de yeryüzüne sığdıramadığı derdini, hasretini mısralara hapsetmiş, dilinin dönmediğini türküyle anlatmış, eserleri ile onu dinleyenlerin yürek sızılarına tercüman olmuştur. Hepimizin kendimize ait bir şeyler bulduğu eserleri, bizi monoton olmaktan çıkartmış ve hayatımızı farklılaştırmıştır. O ezgiler ve dizeler yaşamımızın içerisindeki molalardır. Kendimizle dertleştiğimiz özel zamanlardır.
Nüfus kayıtlarına göre 1917 doğumlu olan Malatyalı Fahri'nin asıl doğum tarihi, Malatyalı iki araştırmacı, Adnan Işık ve Celal Yalvaç'a göre 1913-14 olarak düzeltilmelidir. Her iki araştırmacı da ulaşılan bilgiler ve elde edilen fotoğraflar değerlendirildiğinde Malatyalı Fahri’nin en az 3-4 yıl daha erken doğumlu olması gerektiğini belirtmektedir. Gerçekten de 1936 yılı başında yaşanan ve eşi Fahriye'nin vefatı ile sonuçlanan üzücü olay sırasında evli ve 2 yaşında bir kızının olması bu görüşü destekler niteliktedir
Aslında bu yazıda anlatmak istediğim Fahri Kayahan ile ilgili biyografik bilgiler vermek değil. Bu konuda çok değerli çalışmalar, hatta kitaplar yayınlandı. Ben daha çok “Malatyalı Fahri”nin Malatya ile olan ilişkisine dikkat çekmek, özellikle de İstanbul’a yerleştikten sonra Malatya’ya geldi mi, gelmedi mi? gibi şehir efsanesi haline gelmiş konulara açıklık getirmek istiyorum.
Yine de onun sanatçı kişiliği ile ilgili birkaç noktayı hatırlatmakta fayda var. Özellikle popüler kültürün istilasına uğramış genç nesil onu hiç tanımamakta, Fahri Kayahan’ı bir bulvar ismi olarak bilmektedir. Fahri Kayahan için döneminin en medyatik starlarından biri olduğu söylenebilir. Sahne ve plak çalışmalarının yanı sıra sayısız film müziği, senaryo ve dönemin yıldız isimleri ile beraber oynadığı filmler onu gündemin bir numarası yapmıştır.
Malatyalı Fahri'nin, güfteleri, besteleri, sesi ve icra tarzı şahsına münhasırdır. O, şarkı formunu türkü gibi söylemiş, öncesi olmayan bu tarzı Türk sanatına armağan etmiştir. Bestelediği şarkıların çoğu türkü formunda da okunmaktadır. “Malatyalı Fahri” ismini kullanmış olması, onun eserleri ile günümüzde hala Malatya kültürüne hizmetini devam ettirmekte, Malatya’nın markalaşma sürecine katkı sağlamaktadır.
Onun tüm yaşamını etkileyen üzücü olay 5 Şubat 1936 tarihli Fırat gazetesinde ayrıntılı olarak yer almakta. “Kaza mı yoksa kocası mı öldürdü” başlıklı habere göre 30 Ocak günü cereyan eden olaydan sonra Fahri, emniyet direktörlüğüne giderek karısının vurulduğunu söylemiş ve hastaneye götürmek için yardım istemiştir. Ancak Fahriye olay yerinde hayatını kaybetmiş ve Fahri şüphe üzerine tutuklanarak cezaevine gönderilmiştir. 19 Şubat 1936 tarihli Fırat gazetesinin 3. sayfasında yer alan küçük bir haber ise, Fahri’nin suçsuz bulunduğunu ve serbest bırakıldığını bildirmektedir.
Yaşanan bu trajedi sonrası Fahri çocuğunu da alarak Malatya’yı terk etmiş ve İstanbul’a yerleşmiştir. İşte onun bu üzücü olay sonrası ayrılışından sonra Malatya’ya bir daha dönmediğine dair söylentiler günümüzde oldukça yaygındır. Hatta TRT tarafından yayınlanan bir belgeselde bu konu gündeme getirilmiş ve “Malatya artık onun için acının adıdır. Hatta öyle ki yıllar sonra bir seyahatinde trenle Malatya’dan geçerken derki: Gözlerimi bağlayın, ne Malatya beni görsün, ne ben Malatya’yı” sözleri ile onun Malatya’yı görmek istemediği ifade edilmiştir. Gerçekten de Malatyalı Fahri 1936 yılında ayrıldığı, isminin başına koyacak kadar çok sevdiği şehrine bir daha gelmemiş midir?
Çok değil, bu ayrılıştan 2 yıl sonra, 24 Haziran 1938 tarihli Fırat gazetesinde yer alan “Çok Güzel Bir Gece, Sanatkâr Hemşerimiz Bay Fahri Tarafından Konser” başlıklı haberde, Malatyalı Fahri’nin umumi arzu üzerine 25 Haziran 1938 tarihinde bir konser programı için Malatya’ya geldiği bildirilmektedir. Bu ziyaretten sonra 1951 yılında bir kez daha geldiğine dair bilgileri yine gazetelerden öğreniyoruz.
1951 yılında, 7 Nisan’da Yeni Malatya, 11 Nisan’da Gayret ve 12 Nisan’da da Fırat gazeteleri, Fahri Kayahan’ın ses sanatkârı Safiye Ayla ile beraber 13-14 Nisan 1951 tarihlerinde konser vermek üzere Malatya’ya geleceğini duyurmaktadır. Sümerspor yararına düzenlenen ve Sümerbank Fabrikası Balo Salonunda gerçekleştirilecek konser için 12 Nisan günü trenle Malatya’ya gelen Fahri Kayahan ve Safiye Ayla halkın büyük ilgisi ile karşılaşmış, kalacakları otele faytonla götürülmüşlerdir. 16-18 Nisan 1951 tarihli gazetelerde konser ile ilgili izlenimlerini aktaran Melahat Sezener şu satırları okuyucuları ile paylaşmıştır.
“Büyük ses ve musiki üstadı Safiye Ayla’nın konserindeyiz. Sümerspor salonu sanatsever, seçkin bir dinleyici kitlesi ile dolu. Bu akşam Malatyalılar müstesna bir gece yaşayacaklar. Hem Safiye Ayla’yı, hem de kıymetli hemşerileri Fahri’yi dinlemek mazhariyetine ulaşacaklar.”
İki bölümden oluşan konserin ilk bölümünde tamburu ve sesi ile Safiye Ayla’ya eşlik eden Fahri Kayahan rahatsızlığı nedeni ile konserin ikinci bölümünde yer alamamıştır.
Fahri Kayahan’ın bu tarihlerden sonra, 1964 yılında da Malatya’ya geldiğine dair bilgiler mevcut. Ancak yazılı bir kaynak olmadığı için bunu kesin bir bilgi olarak değerlendirmiyorum, fakat mümkün. Fahri Kayahan’ın Malatya ile olan ilişkisi sadece ziyaretleri ile sınırlı değil. Genellikle Ankara ve İstanbul’da yüksek öğrenimini sürdüren Malatyalı genç öğrencilerin düzenlediği “Kayısı Geceleri”ne katılarak eserlerini seslendirdiğini biliyoruz.
Yine 17 Ekim 1949 tarihli Yeni Malatya gazetesinde yer alan “Bir Sipariş” başlıklı haberde de farklı bir bilgiye ulaşıyoruz. Söz konusu haberde “Hemşerilik deyip geçmeyin. Gurbette hemşeri anne ve baba kadar yakındır. İşittiğimize göre bizim Malatyalı bestekâr Tamburi Fahri Kayahan şöyle bir haber göndermiş: Hemşerilerim Malatya’dan İstanbul Radyosu’nda okumamı istesinler” satırları ile Fahri Kayahan’ın hemşerilerinin isteklerini İstanbul Radyosu’nda seslendireceği bilgisi veriliyordu.
Ulaşılan belge ve bilgilerin ışığında en azından bundan sonra Malatyalı Fahri ile ilgili spekülatif bilgilerin ve gerçekle ilgisi olmayan tevatürün önemini kaybedeceğini düşünüyorum. İsminin önüne bu kentin adını koyarak nasıl bir bağ ile bağlandığını bizlere ifade etmeye çalışmış bu sanatçımızın değerinin bundan böyle daha da iyi anlaşılacağı umudunu taşıyorum.
O sanatçı duygusallığının yanında çok sevdiği eşini, yani sarı kurdelesini trajik bir şekilde kaybetmiş olmanın kederi ile daha hassas bir kişiliğe bürünmüş, sarı kurdeleye olan sevdası tüm yaşamı boyunca onu derinden etkilemiştir. Ömrünün her gününde asırlık elem yaşamış, aynalara baktığında yüzünü değil, hüznünü görmüştür. Sarı kurdelesinin hasreti ile geçen ömrü 22 Nisan 1969’da son bulmuş ve Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedilmiştir.
Ne kara günlerde doğurmuş anam
Daim zarar ile yoğrulmuş binam
___
KUPÜR: Malatyalı Fahri'nin eşinin öldüğü olayla ilgili Fırat Gazetesi'ndeki haberin kupürü