Mehmet Çavuşoğlu.. O Hasan Varol'un 'Mahmut Hoca'sı İdi
Bu kentteki her şeyin bizler için bir anlamı bir karşılığı var. Bizi kente bağlayan..
Nezir KIZILKAYA nezirs@mynet.com
Bir kente eğitimci olarak hizmet edip, kentin hafızasında silinmez izler bırakan öğretmenlerimiz vardır. Rıfat Ilgaz’ın 'Hababam Sınıfı'nın (Kel) Mahmut Hocası bunların sembolü olarak da hafızalarımızda yer alır. Her eğitimci, her öğrenci kendi yaşamından bir parça bulur onda ve onun etrafında gelişen olaylarda.
Bizim kuşak da bu açıdan çok şanslıdır. 60’lı, 70’li yıllarda orta öğrenim okuyan her öğrenci, eğitim hayatında en az bir Mahmut Hoca tanımıştır. Onlar öğretmenlik mesleğinden emekli olsalar da öğrencilerinin anılarında yaşamaya ve yollarına ışık tutmaya devam etmişlerdir.
Aslında öğrenci iken çoğu zaman kızdığımız, korktuğumuz, eleştirdiğimiz bu öğretmenlerin değerini eğitim hayatımız bittikten sonra anlarız. Onlarla daha fazla vakit geçirmediğimize, sohbet etmediğimize hayıflanır, deneyimlerinden yeterince faydalanamadığımız için kendimize kızarız. Onların bizi kızdıran uğraş ve çabalarının iyi bireyler olmamızı sağlamak amacı ile yapıldığını maalesef sonradan görürüz.
İyi bir eğitimin insanı nasıl etkileyebildiğini, geleceğine nasıl ışık tuttuğunu ve iyi bir eğitim ile nasıl başarılara imza atılabileceğini artık hepimiz biliyoruz.
Ve bir şeyi daha çok iyi biliyoruz ki, iyi bir eğitim ancak iyi bir öğretmenle mümkün olabiliyor.
İşte o anılarımızı zenginleştiren, hafızamızı her yokladığında yüzümüzü gülümseten hocalardan biri de bana nasip olmuştu. Mehmet Çavuşoğlu. Hasan Varol Ortaokulu'nda müdür yardımcımız ve Türkçe öğretmenimizdi.
Geçtiğimiz haftalarda kaybettiğimiz hocamla son döneme kadar ara sıra sohbet etme fırsatı bulsam da hep 1970’li yılların naif atmosferi içinde hatırlıyorum hocamı. Şıklığına her zaman özen gösteren, kruvaze takım elbisesi ile hafızalarımıza kazanan, elindeki cetveli ile özdeşleşmiş, sinema önlerinde, kahvehanelerde kaçamak yapan öğrenci varsa yakalamak için her daim kontrol yapan, okul ve ev dışında, 'avare' iken, her an rastlama korkusu yaşadığımız nevi şahsına münhasır Mehmet Çavuşoğlu. Ya da bizim sınıfın (3/C 1977 mezunları) büyük bir cesaret örneği gösterip taktığı lakabı ile “Çavuşemmi”
Her anı okuluna, öğrencisine adanmış yaşamı ve o kadar hayta öğrenciyi melek haline dönüştüren yeteneği ile hafızalarımızda yer alan hocamızı benim gibi hiçbir Hasan Varol Ortaokulu mezununun da unutamayacağı kanaatini güçlü bir şekilde taşıyorum.
Mehmet Çavuşoğlu ile sadece okulda iken değil, bizim sokakta ikamet ettiğinden, okul dışında da temas halinde olduğum için, onun meslek yaşamı dışındaki hayatı hakkında da birkaç kelam edebilirim sanırım.
Yaptığı işin öneminin ve diğer mesleklerden farklı olduğunun bilinci ile öğretmenliği sadece iş olarak görmemiş, bu kutsal görevi kendisine yaşam tarzı olarak benimsemişti. Sadece okulda değil okul dışında da öğretmen gibi yaşıyor, öğretmen gibi davranıyordu. Mesleği hayatının tamamını kaplamıştı. Eşi sevgili Filiz Hocama, çocuklarına karşı bile bu davranışından taviz vermezdi. Bunun ne kadar büyük bir fedakârlık olduğunu çok zaman sonra anlayacaktık.
Ondan öğrendiğim en önemli şey de bu iş ciddiyeti idi. Bu disiplinli yaşamı ile zamanın şartlarında oldukça güç bir işi başarmış, öğretmenlik yaparken Hukuk eğitimini de başarı ile tamamlayıp, daha sonra avukat olarak iş yaşamını devam ettirmiştir.
Okullarda dayak atmanın yaygın olduğu dönemlerde oldukça farklı yöntemler kullanıyordu. Elinden düşürmediği cetvel caydırıcı bir unsur olsa da, ona asıl kimlik kazandıran kendi yöntemleriydi. Derslerde konuşan, taşkınlık yapan öğrencileri yazılı sınava tabi tutuyordu.
3 yıl boyunca sınıf başkanlığımızı yapan sevgili arkadaşım Prof. Dr. Mehmet Turan’ın torpili ile konuşanlar listesine bir kere bile numaram yazılmadığından (haşarı bir öğrenci olmama rağmen) bu yazılı sınavlara hiç girmemiştim ama sorulan soruyu biliyordum. “Size daha önce ikaz edildiği halde taşkınlık ve gürültü yaparak okulun huzurunu neden bozuyorsunuz?” Gerçi bu soruya cevap olarak arkadaşlar hep konuşmadıklarını, kalem, silgi gibi gereçler istediklerini ya da ders ile ilgili sorular sorduklarını iddia eden cevaplar verseler de Mehmet Çavuşoğlu, meşhur azarlama sözcüğü 'Kemiklerini kırırım senin!'in ardından belli sayıda bu yazılılara giren öğrencileri okulla ilişiklerini kesmek ile tehdit ettiğinden, bu sınavlar oldukça caydırıcı oluyor, öğrenci bir daha sınava girmemek için azami gayret gösteriyordu.
Mehmet Çavuşoğlu hocamızın bu yazılı sınavına girme rekorunu halen elinde bulunduran iki sınıf arkadaşımın yaşadığı bir anı hocamızın bu işi ne denli ciddiyet ve dikkatle yaptığını da göstermektedir. Konuşanlar listesine her zamanki gibi adı yazılan şimdilerin Mali Müşaviri sevgili Vahap Çakıl ile Malatya’nın yetiştirdiği en yetenekli futbolcuların başında gelen Mehmet Seçer’i önce sözlü olarak sorguya çekmiş, Vahap, konuşmadığını, Mehmet’den silgi istediğini beyan etmiş, Mehmet de onaylamıştı. Ancak yazılı beyanlarında her ikisi de silgi yerine kalemtıraş yazınca bu durum Hoca’nın gözünden kaçmamış, zaten her ikisinin de gerçek olmayan beyanlarındaki tutarsızlığı yakalamıştı.
Ortaokul arkadaşlarımızla her yıl 1-2 kez buluşup yaptığımız sohbetlerin ana konusunun daima sevgili “Çavuşemmi”nin olması da onun hayatımızda ne kadar derin izler bıraktığının bir göstergesidir.
Bu kentteki her şeyin bizler için bir anlamı bir karşılığı var. Bizi kente bağlayan, onu bize sevdiren de işte bu unsurlardır. Ve okuduğumuz okullar, öğretmenlerimiz de bu unsurların başında gelir. Mahmut Hoca’ların, Çavuşemmi’lerin örnek meslek yaşamları ders niteliği kazandırılarak mutlaka yeni kuşaklara anlatılmalıdır.
Bir kentin eğitimcileri, o kentin vazgeçilmez yapı taşlarıdır. Kendi özgün öğretmenlerini, eğitim yöneticilerini örnek almayan, unutulmaya terk eden toplumlar, eğitim çağındaki çocukların, gençlerin sorunları ile boğuşup durmaktan başka bir şeye vakit bulamazlar. Ama maalesef yaşadığı coğrafyanın usta öğretmenlerini tanımayan, onların değerini anlayamayan bir kuşak yetişiyor.
Onların fedakârca çabaları ve bize kazandırdıklarının yanında, biz ne yaparsak yapalım, mutlaka az olacak, haklarını ödemeye yetmeyecektir.
Mehmet Çavuşoğlu, unutulmaması gereken bir değerdir.
O'nu ve onun nezdinde bütün öğretmenlerimizi bir kez daha saygıyla anıyoruz.
Aradan geçen bunca yıla rağmen hayatımızda hala onlardan izler buluyoruz.
İyi ki hayatımızda var olmuşlar.
_____________________
Not: Fotoğraflar için, merhum hocam Mehmet Çavuşoğlu'nun saygıdeğer eşi Hocam Filiz Çavuşoğlu'na ve Bahri Çavuşoğlu'na candan teşekkürler