SON DAKİKA
SON DEPREMLER
Nezir Kızılkaya

Şehri Yeniden İnşa Etmek ve ADALET

Şehri Yeniden İnşa Etmek ve ADALET
A- A+ PAYLAŞ

Nezir KIZILKAYA   
nezir.kizilkaya@hotmail.com

Şehri imar ederken nesli ihya etmeyi ihmal ederseniz 

İhmal ettiğiniz nesil imar ettiğiniz şehri tahrip eder. 

Turgut Cansever  

Yüzyıllar boyunca insanlar, değişen ya da dönüşen biçimlerde kentler inşa etmişler, yaşanan çağın gereklerine uygun kent mekânlarını tasarlamış ve uygulamışlardır. Kent yaşamı için vazgeçilmez olan yollar, meydanlar, ticaret alanları ve toplu yaşam alanları gibi unsurların, kent yaşayanları için en etkin biçimde planlanıp, uygulanması, o kentin gelişip büyümesini ve sevilmesini etkileyen önemli bir unsurdur.  

Kenti tasarlayan ve inşa eden toplumun yapısı, nasıl kentsel unsurları etkilemekte, biçimlendirmekte ve dönüştürmekte ise kentlilerin de bu fiziksel çevreden elde ettiği algılar, onların davranışlarını, kültürlerini, toplumun bir parçası olma duygularını etkileyeceğinden sosyal yaşam üzerinde de belirleyici bir unsurdur. Kısaca şehirde yaşayan insanları bir toplum haline getirecek olan, kent kültürü ile uyumlu kentsel mekânlardır diyebiliriz.  

1830’lu yıllarda Eski Malatya’dan şimdiki yerine taşınan ve Cumhuriyetin kurulması ile il olan, ancak aradan geçen 100 yıla rağmen halen bir bahçe şehri görünümünden kurtulamayan Malatya kent merkezinin, 1930’larda sahip olduğu oldukça dağınık olan yapısını, çağdaş ve yaşanabilir bir kente dönüştürme amacı ile şehir planlama çalışmaları başlatılmıştır.  

Bu şehir planı, bir kasaba görünümünde olan Malatya şehrinin gelişmesini doğrudan etkileyecek olan şehrin yollarını meydanlarını, kamu binalarını ve yaşam alanlarını belirleyecek ve yapılması düşünülen büyük ölçekli sanayi yatırımları için de şehri yeniden şekillendirecekti. Bir başka deyişle şehrin geleceğine yön verecekti. 

Böylesine hayati bir konu olan, bir şehri planlamanın ne denli ciddi ve önemli bir iş olduğu ile ilgili dönemin Başbakanı İsmet İnönü’nün Malatya şehir planı için görevlendirilen ekibe atfen söylediği şu sözler aradan geçen 90 yıla yakın zaman sonra bile konuyu oldukça iyi ifade etmektedir: Şehir planı, gelişigüzel bir iş değildir. Fen ve ilim işi, ihtisas işidir.“ 

İşte bu yüzden bırakın ulusalı, uluslararası alanda bile parmak ile gösterilen son derece yetkin bir isim, başta Berlin olmak üzere Köln, Rendsburg, Halberstadt ve Husum gibi şehirlerin genel veya kısmı şehir planlamaları üzerinde çalışan ve 1928 yılında Başkent Ankara için açılan şehir planlama yarışmasını kazanan Profesör Hermann Jansen Malatya şehir planını yapmak üzere görevlendirilecekti. 

Ankara Bayındırlık Direktörü Mühendis Semih (Soyadı kanunu henüz çıkmadığından, soy isim bilgisi kullanılamamıştır) ile birlikte Malatya’ya gelerek çalışmalara başlayan Prof. Jansen özellikle kent merkezinin neresi olacağı üzerinde çalışmış, hükümet ve belediye binalarının yapılacağı bölgenin de doğal olarak kent merkezi olarak kabul göreceğini belirtmiştir. 

Yaptığı çalışmalardan sonra 1935 yılı Aralık ayında görüşlerini bir mektup ile Malatya Valiliği’ne bildiren Profesör Jansen, Hükümet Konağı’nın yeri için eski Hükümet Konağı ile Hamikoğlu Hanı arasındaki alanı yani bugünkü yeri önermiştir. 

Jansen mevcut konağın bulunduğu bölgede değer kaybı yaşanmaması, başka bir bölgeye nakledilecek Hükümet Konağı’nın o bölgede haksız kazançlara yol açmaması için konağın yerinin bu şekilde tespit edildiğini de özellikle vurgulamıştır. 

Aslında Prof. Jansen’in bu kararı alırken en büyük hassasiyeti adalet arayışından başka bir şey değildir. Prof. Jansen’e göre hem eski mutasarrıflığın (Hükümet Sarayının- Saray Mahallesi adını bundan almıştır) hem de Yeni Cami’nin bulunduğu bölgenin kentin merkezi olarak korunması haksız yere rant kaybı ve kazancını önleyecektir ve bu oldukça adil bir durumdur. 

1936 yılı Ocak ayı ortalarında, Şehir Kurulu Üyeleri ile beraber Vali Akıncı, Milletvekili Taner ve Belediye Başkanı Tevfik Temelli’nin de katıldığı bir toplantıda, hararetli tartışmaların sonunda plan yapılan tadilatlardan sonra oybirliği ile kabul edilmiştir. Kurulun aldığı kararlar şu şekildedir. 

  1. Planda inceleme yapan Prof. Jansen’in İsmetpaşa Caddesi üzerinde yaptığı tadil yeniden incelenecek ve hükümet konağı doğumevi ile Hamikoğlu Han’ı arasındaki alanda ve yolun güneyinde yapılacaktır. 
  2. Planda gösterilen şehir sınırları, genişletmeye imkân görülmediği için aynen kalacaktır. 
  3. Çarşı ile münasebeti bakımından hallerin yeri çarşıya yakın olacaktır. 
  4. Yeşil yollar fenni imkân varsa daraltılacaktır. 
  5. Planda okul binaları ve Pazar yerleri olarak gösterilen sahalar, hükümet konağı için kabul edilen yeni mevkiye münasebattar bir şekilde değiştirilecektir. 
  6. Planda hükümet konağı olarak gösterilen yerler kabul edilmediği için buralara uzatılan yollar son şekle göre ya kaldırılacak veya daraltılacaktır. 

Plan, bu tadiller dairesinde kabul edilmiştir.   

En uygun tabiat verimleri içinde kurulduğu halde yine bir şehir olmaktan uzak görülen Malatya’mızın yakın bir yarında kavuşacağı bayındırlığın verdiği sevinç sonsuzdur. Şehir kurulunun Pazartesi günü aldığı karar, şehrin tarihinde bir dönüm noktasıdır. İyi bir düzen ve candan bir ilgi ile çalışılırsa beş, on yıl içinde Malatya Türk şehirleri içinde layık olduğu mevkii almakta gecikmeyecektir. (Fırat Gazetesi 15 Ocak 1936) 

Malatya’da oluşan hava şehrin, planın uygulanması ile modern bir görünüm alacağı ve kısa zamanda büyüyeceği yönündedir. Yapımına hızla devam edilen Tekel Tütün ve Dokuma Fabrikasının da bitmesi ile şehrin imarının hızlı bir şekilde gelişeceği ve önemli sayıda istihdam yaratacağı düşünülmektedir.  

Hâlihazırda şehrin ana arteri olarak görev yapan en önemli caddesinin 1935 yılında yapılan bu planlama ile ortaya çıkmış olması, bu planın ne kadar isabetli ve uzun vadeli yapıldığının en iyi göstergesidir. Ayrıca bu caddenin sahip olduğu virajsız ve kavissiz yapısının günümüzde bahçeler yok edilerek açılan yeni yerleşim merkezlerindeki yollarda sağlanamamış olması da oldukça düşündürücüdür. 

Adalet duygusu ile ehil eller tarafından hazırlanan plan sayesinde Malatya, bölge içerisinde yıldızı parlayan bir kent olarak ön plana çıkmış ve hızlı bir gelişim göstermiştir. 

Ancak 1950’li yıllardan itibaren başlayan köyden kente göçün de etkisi ile yaşadığımız hızlı kentleşme ve kentin sürekli büyümesi, plansızlık ve kültürel kodların da göz ardı edilmesinin bir sonucu olarak bugünkü karmaşık yapının ortaya çıkmasına yol açmıştır. 

Sürekli olarak büyüyen ve nitelik değiştiren kent tasarımı, rant ekonomisinin de baskısı ile kent kültürü ile uyum içerisinde olma hedefinden uzaklaşarak, bugünkü kimliksiz yapılaşmanın önünü açmıştır.  

Kentlerin kimliğini ve kişiliğini yansıtan, çarşı ve meydanlar acımasızca yok edilerek farklı işlevler yüklenmiştir. Adeta huzurun ve sakinliğin simgesi olan Hükümet Meydanına Kapalı Çarşı inşa edilerek yerel yönetime gelir kapısı yapılmış, yine şehrin en eski ticaret merkezi olan ve bugün Malatyalıların büyük çoğunluğunun varlığından bile haberi olmadığı tarihi bedesten hunharca yok edilerek yerine ucube bir han yapılmıştır.  

Bu ve buna benzer, tamamen rant hedefli olan ve halen devam eden yıkım süreci sonunda Malatya şehri özgün değerlerinin birçoğunu bir daha geri gelmemek üzere yitirmiş, kimliksiz, niteliksiz bir mekan yığınına dönüşmüştür. Yapılan bu yıkım sonucunda kent kültürünün temel yapısını oluşturan bu mekânlar, ya işlevini tamamen kaybetmiş, ya da kente yabancı yeni işlevler üstlenmiştir.  

Bugün, tamamen hatalı politikalar ve kötü yapılaşmanın bir sonucu olarak yaşadığımız felaket sonrası, bu şehir 2. defa kenti planlamak gerçeği ile karşı karşıya kalmıştır. Ve bu planın temel hedefi mülk sahiplerine yeni rantlar sağlamak, sahip oldukları gayrimenkullerin değerlerini idarenin vereceği bir karar ile kat kat arttırmak değil, bölge sakinlerinin sahip oldukları mülklerden dolayı hak kayıplarını önlemek, insanların sağlıklı, düzenli, güvenli ve estetik çevrelerde, kültürel kodları ile uyumlu bir kentte yasamalarının sağlamaktır.  

Bu plan ile Malatyalının sağlığını korumak, toplumsal, ekonomik ve kültürel gereksinimlerini, iyi yaşama düzenini, çalışma koşullarını ve güvenliğini sağlamak amacıyla ülke, bölge ve kent verilerine dayanılarak, oturma, çalışma, dinlenme ve ulaşım gibi kentsel işlevler arasında denge kurup, eldeki ve sağlanabilecek olanaklar ölçüsünde, her kesimin adil olduğuna inandığı en iyi çözüm yolları bulunmalıdır.  

Büyük bir yıkımın üzerine kurulacak Yeni Malatya’nın toplumsal yaşam alanlarının oluşturulması açısından önem arz ettiği açıktır. Yeni Malatya’nın oluşturulması öncesi kentte kültür insanları da dâhil olmak üzere bütün tarafların görüşleri mutlaka alınmalı, yapılacak detaylı araştırmalar sonucu elde edilen veriler bilimsel olarak değerlendirilerek ulaşılan sonuçlar neticesinde belirlenen plan alternatifleri tartışılarak en doğru uygulama hayata geçirilmelidir.  

En önemlisi de; kente kimliğini yeniden kazandıracak ve çağdaş bir yapılaşmanın önünü açacak bu çalışmaların şeffaf ve adalet ilkesinden en küçük bir sapma olmadan yapıldığına da her Malatyalının inancı tam olmalıdır. 

Bu inancı sağlayacak olan da liyakattir. En tepe yöneticisinden, en alt kademeye kadar, şehri planlayacak ve yeniden kuracak ekiplerin bu görev için yeterliliği tartışılmaz olmalıdır.

Yerel yöneticilerin kendilerine emanet edilen bu şehri ihya ya da imha etmeleri, sadece ve sadece bu görev için seçimlerindeki liyakat ile ilgilidir. 

GÖRSEL ARŞİVİ: Nezir KIZILKAYA,

FOTOĞRAFLAR: Nezir KIZILKAYA ve Mustafa Bahadır ALTAŞ 

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

22 yorum yapılmış

  • Serdar (1 yıl önce)
    Herseyden evvel şayet deprem yikmadiysa veya acil yıkılır kararı alınmamış da akpinardaki sebze ve et pazarının derhal yıkılıp, esnafın yayaya ayrılan yolu işgal edemeyeceği modern bir sebze ve et pazarının yapılması lazım.Eskisi kadar kotu durumda bir pazar yeri ömrümde görmedim.Belki bu deprem oraların düzelmesine vesile olur.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Şemseddin Çoban (1 yıl önce)
    Şehrin imar tarihini çok güzel anlatmış. Ama şehir şu anda o kadar liyakatsizlik içinde ki. Sadece iki örnek vermek istiyorum. 1. Bostabaşı ve Fahri Kayahanın imara açılması. Yetmezmiş gibi 15 kata izin verilmesi. Selahattin Gürkanın bunu dile getirmesine rağmen YERİNDE DÖNÜŞÜM diye adeta bağıra bağıra ben aynı hatayı yapzcağım diyor. Yetmezmiş gibi ağır hasar verilen binaları aklı sıra kurtarmaya çalışarak Belediyesi'nin hatasını örtmeye çalışıyor. 2. Yıllar önce Türk Hava kuvvetleri Malatya daki yüksek katlı binaların uçuşşunu engellediği bu nedenle 7 kat ile sınırlandırılması istiyor. Bizim anlı şanlı Ahmet Çakır ımız işadamlarımızı toplayarak Ankara'ya bu kararın müteahhitleri zarara soktuğu yüksek kata izin verilmesi gerektiği için görüşmeler yapmaya gidiyor. Eskişehir e bakın 5 veya 6 kattan yüksek bina yok. İşte bizim yöneticilerimiz.
    %80
    %20
    Yanıtla
  • Şehit Fevzi (1 yıl önce)
    Malatya'yi 20 yılda duzeltemezler.sehitfevzi alt üstü 30 blok 3 yıl sürdü millet çadırda batmış bir firmaya verdiler işi ve eski tip kalıpla yapmaya çalışıyor 20 tane ekiple oynayıp duruyor
    %75
    %25
    Yanıtla
  • Rıdvan (1 yıl önce)
    Ülkedeki asıl sorun her suç işleyenin zamanında yakalayıp ağır ve caydırıcı bir şekilde cezalandırılmıyor olmasından kaynaklanıyor. Eğer hukuka inanan ve ondan kendileri için adelet dağıtılacağına inanan insanlar olsaydı, mahkeme önünde birbirini öldürenler, caddelerde sürekli kavga edenler, birbirini sokak ortasında avlayanlar, mafya gibi davranan gruplar, valeler, çalan müteahhitler, olmadık yerlere yüksek katlı bina imarı veren bozuk belediyeler olmazdı çünkü başlarına geleceklerden korkarlardı ama nerde. Kim ne yaparsa yanına kar kalıyor bu ülkede. Bu durum benim bildiğim kadarıyla 50 yıl önce de aynıydı. Çünkü insanlar bu ülkede kanunlara ve hukuka inanmıyor ve saygı da duymuyor. En çok adelet ve hukuk çığırtganlığı yapanlar bakıyorsunuz bir nımaralı hukuksuzlar. Hukuk bir dişli kutusu gibi çalışmalı oysa bizim hukuki sistemiz ülkenin kuruluşundan beri hep güçlü ve adamı olana çalışmıştır. Türkiye de bütün işler ahbap çavuş usulü ile çalışıyor ve kanunlar aslında pek de bir işe yaramıyor. Eğer kanunlar işliyor olsaydı ve insanlar onun adamı var bunun adamı var diye konuşup durmazdı. Türkiye de her beş on yılda bir büyük depremler oluyor ve her seferide binlerce insan ölüyor. Depremler, ölümler, yıkımlar sadece belli bir hükümetlerin döneminde de olmadığı gibi sonuçlar hep aynı. Demekki bu siyasi hükümetlerle de ilgili değil. Demek ki sadece hukuk kitaplarında yazılan değil gerçekten uygulanan bir adelet sistemine ihtiyaç var.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Barut (1 yıl önce)
    Yerinde imarı boş iş iyi bir şehir planlayıcısı getir .geleceğe dönük şeyler yapın alt yapısı bitirin metro yolunu bırakın sosyal alanları hasteneleri okulları yerleştirin .Kayseri gibi yapın.caddeleri geniş yolu geniş park sorunu olmayan güzel bir şehir planı yapın .yoksa akpınar zaten çok dardı Fuzuli sitmapinari Niyazi Mısri buralar sokaklarda yaya yürüyüşu olmayan yerlerdi bile.ufku geniş olan şehir planlayıcısı getirin bence
    %91
    %9
    Yanıtla
  • Cengiz (1 yıl önce)
    Nezir bey öncelikle kaleminize sağlık.Bilgilendirici ve ufuk açıcı çok güzel bir yazı olmuş. Ben de naçizane birşeyler eklemek isterim. Hani duyarız ya, Avrupa da köyler de dahil insanlar evinin dış cephe boyası vs.tadilat yaptığında komşularından ve yerel yöneticilerden izin almak zorunda diye duyuyoruz,okuyoruz. Bizlerse maalesef kimseyi takmadan kafamıza göre evlerimizde dükkanlarimizda öncelikle can güvenligini tehlikeye atan, sonrasinda estetik duruşa zarar veren hoyratça tadilatlar yapıyoruz. Yeri geliyor dükkanımızın içi yetmiyor ürünlerimizle kaldırımları işgal ediyoruz. Olur olmaz yerlere araçlarımızı park ediyoruz ve kazara bazen hakli olarak ceza yiyoruz ona da kızıyoruz. (Bu arada her hafta hayırlı cumalar mesajlarımızı ihmal etmiyoruz ama.(Samimi olanlar baştacıdır.)) Planlı bir şehir hayal ederken ben oraya gitmem ben şuraya gitmem deyip sağlıkli kentleşmenin önüne set cekiyoruz, zorluk çıkariyoruz.Tabi ki kimseye haksızlık yapılmasın ve herkes mümkun oldugunca eşdeğer mülklerine adilane bir şekilde sahip olsun.Kendimiz için istediğimizi kardeşimiz için de istemeliyiz elbette. Ağır hasarlı konutlarını orta hasarliya veya hafif hasarliya çevirmek isteyen insanları duyuyoruz okuyoruz.Onlara ayrıca birsey söylemek isterim eğer dalaverelerle hukuksuz bir şekilde o evleri hasarsız veya az hasarliya cevirecekseniz ömür boyu o evlerde siz oturun kiraya vermeyin ,satmayın.Kimsenin vebaline girmeyin. Ne kadar doğrudur bilmem ama 2020 Sivrice/Doğanyol depreminde orta hasarlı bazi binaların bir şekilde sümenalti edilerek hafif hasarliya çevrildiğini duyuyoruz ,okuyoruz.Eger doğruysa buna sebep olanların vicdanları nasıl acaba o işyerleri ve binalarda vefat edenlerden sonra! Belediye başkanlarımız, "Bir sonraki seçim seçilir miyim ? O ne der Bu ne der?"kaygısı, korkusu taşımadan, cesurca Malatya nin menfaatleri neyi gerektiriyorsa yasalar neyi emrediyorsa ona göre hareket etmeleri gerekir ki hem kendisi hem de ailesi yıllarca hayırla yad edilsin, güzel insanlar olarak hatırlansın. Menfaatin, ückagidin,rantın,adam kayırmanın, bencilliğin bu kadar ayyuka çıktığı toplumda ideal yöneticiyi mumla arar dururuz.Kimse kendini kandırmasın. Malatya eğer bu kadar tahrip olmuşsa bundan hepimiz sorumluyuz.Artık bırakalım şu bencilce ve hoyratça davranmayı, bizden sonra gelen nesillere nasıl güzel,ferah ve güvenli bir şehir bırakabiliriz onun derdine düşelim.
    %94
    %6
    Yanıtla
  • kemal (1 yıl önce)
    Mustafa senden olmaz devam et aynı tempo ile
    %15
    %85
    Yanıtla
  • mehmet (1 yıl önce)
    Lise mezunları şehir planlamacısı olursa böyle olur.
    %91
    %9
    Yanıtla
  • Haci (1 yıl önce)
    Malatyada mevcut yönetimlerle geleceğe yönelik bili..ışığında yapılaşma olacağına inanmıyorum.Yapılanlar ve yaşananlar bize bunu öğretti.
    %97
    %3
    Yanıtla
  • YorgunDemokrat... (1 yıl önce)
    Mevcut iktidardala ve mevcut yerel yönetimdekilerle bu iş olmaz. 15 mayıs sabahı herşey sıfırlanacak zaten. Nefesimizi yormaya değmez velhasıl...
    %79
    %21
    Yanıtla
  • MUSTAFA (1 yıl önce)
    Yıkılan Hatay devlet hastanesinin müteahhitine hesap soracaklarına ödül olarak deprem konutu ihalesi veren akp ye nasıl güveneceksin?
    %80
    %20
    Yanıtla
  • Her yerde alakasız yazıyor ve çamur at izi kalsın politikası izliyorsun. Yıkılan bina 30 yıllık. Hükümetle alakası yok.
    %31
    %69
    Yanıtla
  • İsmin her ne ise, zahmet edip internetten bakarsan Hatay devlet hastanesinin 2016 yılında Toki tarafından yapıldığını görürsün. Sonra da hükümetle alakası yok dersin, kiminle alakası var? Tuz koktu bunlar kokmadı. 50 binin üzerinde insan kaybettik, cumhurbaşkanının ifadesi ile 850 bin kişi uzuv kaybı yaşamış. Artık insanlarda vicdan merhamet kalmamış. Hala rant, hala liyakatsizlik devam ediyor. Hiç ders alma yok. Bir ay sonra önümüze sandık gelecek ona göre oyunuzu verin.
    %82
    %18
    Yanıtla
  • Başa kim gelirse gelsin bu ülkede liyakat zor maalesef. Bunu herkes biliyor.Kendimizi kandırmayalım.
    %91
    %9
    Yanıtla
  • Hakan (1 yıl önce)
    Benim evim temellide iş acilen yıkım kararı verildi yıktılar ben evime temellide istiyorum isyerimde aynı yerde olsun ben daglara uzaklara gidemem herkesin istediği yerde yapılsın rant olmasın kurban gidersiniz seçimden önce açıklama yapılsın insalar evini olduğu yere istiyorrrr
    %74
    %26
    Yanıtla
  • Orduzu şanlikaya (1 yıl önce)
    Siz şanlikaya mahallesi ni kaderine terk ettiniz bir yandan çöp moloz bir yandan 70lerden kalma yollar. Sizinde kaderimizi Orduzu belirleyecek elbet bir gün
    %62
    %38
    Yanıtla
  • Mehmet Duman (1 yıl önce)
    Ecdatın 100 yıl önce şehri imar ederken, nesli ne denli ihmal ertikleri de ortadadır. Nezir bey dikkat çektiğiniz nokta mühimdir. Umarım dikkate alınır.
    %82
    %18
    Yanıtla
  • Nihat Toramanoğlu (1 yıl önce)
    Şehirler içinde yaşayan insanların medeniyetinin göstergesidir. Medeniyet kelimesi arapça MEDİNE den türemiştir. Acaba Hz muhammed medine hicretinden sonra neler yaptı? Nerelere kazıklar çaktırarak düzgün yollar açtırdı cadde ve sokak genişlikleri ile beraber konut yerleşimlerinde hangi kıstasları gözönüne koydu.? Bizlere şehir ve yaşam konusunda nasıl örnek olduda o harap çölde nasıl bir medeniyet inkişaf ettirdi? Şehrin iktisadi ve sosyal hayatına nasıl dokundu medine pazarına nasıl yön verdi? Bunlar her müslümanın bilmesi gerektiğine inanılan tarihi ve sosyolojik gerçeklerdir. Oysaki Şehirler içerisinde yaşayan toplulukların doğup geliştiği kendilerine ve çevrelerine değer katmak amacıyla büyüyerek genişlediği yayıldığı ardından da kendi kimlik ve medeniyetlerinin sergilendiği alanlardır. Geçen 100 yılda nasıl bir medeniyet kurduğumuz her yönüyle ortada. Malesef ki sınıfta kaldık. Umarım önümüzdeki bu süreçte liyakat sahibi görevlilerle geçmişimizden dersler alarak sağlam adımlar atarız.
    %91
    %9
    Yanıtla
  • depremzede (1 yıl önce)
    adana barosuna bağlıyım depremden size malatyada evim hasarlı diye rapor alıp tazminat açalım korkmayın baro başkanıda benim arkamda diyen bayan avukata inanmayın. sordurdum. bu şekilde insanları dolandıran bir adli çete imiş. dikkatli olun.
    %91
    %9
    Yanıtla
  • Bülent 44 (1 yıl önce)
    Konutlar öncelikle zemini sağlam olan yeri müsait olan yerlere yapılmalı herkesi şehir dışına ötelenmeden yapılmalı değerli yeri olan herkesin kendi yerine kentsel dönüşümle yapılmalı tıpki Sivas caddesi gibi şuanki yerler çok uzak ve insanlara sıkıntılı yerler buna göre yerleşim planı yapılmalıdır…! Belediye ve çevre şehircilik ona göre plan yapıp konutlar yapılmalı ranta dönüşülmemeli!!
    %93
    %7
    Yanıtla
  • Malatyalı (1 yıl önce)
    Şehri kurarken dikkat edilmesi gereken en önemli unsur rant ve küçük hesaplar yerine yüz yılla hitap edecek şekilde olmali,eğer şehir yine eskisi gibi kurulursa şehri öldürmek olur bu yolları geniş meydanları genis ve yeşil ağırlıklı meydanları üzerinde kurulması lazım yok onun dükkanı onun evi diye şehir yine eskisi gibi dapdar şekilde kurulursa bu sehre en büyük ihanet olur
    %91
    %9
    Yanıtla
  • Bu kardeşimizin dediğine 100 de yüz katılıyorum
    %85
    %15
    Yanıtla

Nezir Kızılkaya yazıları