Şehri Yeniden İnşa Etmek ve ADALET
Nezir KIZILKAYA
nezir.kizilkaya@hotmail.com
Şehri imar ederken nesli ihya etmeyi ihmal ederseniz
İhmal ettiğiniz nesil imar ettiğiniz şehri tahrip eder.
Turgut Cansever
Yüzyıllar boyunca insanlar, değişen ya da dönüşen biçimlerde kentler inşa etmişler, yaşanan çağın gereklerine uygun kent mekânlarını tasarlamış ve uygulamışlardır. Kent yaşamı için vazgeçilmez olan yollar, meydanlar, ticaret alanları ve toplu yaşam alanları gibi unsurların, kent yaşayanları için en etkin biçimde planlanıp, uygulanması, o kentin gelişip büyümesini ve sevilmesini etkileyen önemli bir unsurdur.
Kenti tasarlayan ve inşa eden toplumun yapısı, nasıl kentsel unsurları etkilemekte, biçimlendirmekte ve dönüştürmekte ise kentlilerin de bu fiziksel çevreden elde ettiği algılar, onların davranışlarını, kültürlerini, toplumun bir parçası olma duygularını etkileyeceğinden sosyal yaşam üzerinde de belirleyici bir unsurdur. Kısaca şehirde yaşayan insanları bir toplum haline getirecek olan, kent kültürü ile uyumlu kentsel mekânlardır diyebiliriz.
1830’lu yıllarda Eski Malatya’dan şimdiki yerine taşınan ve Cumhuriyetin kurulması ile il olan, ancak aradan geçen 100 yıla rağmen halen bir bahçe şehri görünümünden kurtulamayan Malatya kent merkezinin, 1930’larda sahip olduğu oldukça dağınık olan yapısını, çağdaş ve yaşanabilir bir kente dönüştürme amacı ile şehir planlama çalışmaları başlatılmıştır.
Bu şehir planı, bir kasaba görünümünde olan Malatya şehrinin gelişmesini doğrudan etkileyecek olan şehrin yollarını meydanlarını, kamu binalarını ve yaşam alanlarını belirleyecek ve yapılması düşünülen büyük ölçekli sanayi yatırımları için de şehri yeniden şekillendirecekti. Bir başka deyişle şehrin geleceğine yön verecekti.
Böylesine hayati bir konu olan, bir şehri planlamanın ne denli ciddi ve önemli bir iş olduğu ile ilgili dönemin Başbakanı İsmet İnönü’nün Malatya şehir planı için görevlendirilen ekibe atfen söylediği şu sözler aradan geçen 90 yıla yakın zaman sonra bile konuyu oldukça iyi ifade etmektedir: “Şehir planı, gelişigüzel bir iş değildir. Fen ve ilim işi, ihtisas işidir.“
İşte bu yüzden bırakın ulusalı, uluslararası alanda bile parmak ile gösterilen son derece yetkin bir isim, başta Berlin olmak üzere Köln, Rendsburg, Halberstadt ve Husum gibi şehirlerin genel veya kısmı şehir planlamaları üzerinde çalışan ve 1928 yılında Başkent Ankara için açılan şehir planlama yarışmasını kazanan Profesör Hermann Jansen Malatya şehir planını yapmak üzere görevlendirilecekti.
Ankara Bayındırlık Direktörü Mühendis Semih (Soyadı kanunu henüz çıkmadığından, soy isim bilgisi kullanılamamıştır) ile birlikte Malatya’ya gelerek çalışmalara başlayan Prof. Jansen özellikle kent merkezinin neresi olacağı üzerinde çalışmış, hükümet ve belediye binalarının yapılacağı bölgenin de doğal olarak kent merkezi olarak kabul göreceğini belirtmiştir.
Yaptığı çalışmalardan sonra 1935 yılı Aralık ayında görüşlerini bir mektup ile Malatya Valiliği’ne bildiren Profesör Jansen, Hükümet Konağı’nın yeri için eski Hükümet Konağı ile Hamikoğlu Hanı arasındaki alanı yani bugünkü yeri önermiştir.
Jansen mevcut konağın bulunduğu bölgede değer kaybı yaşanmaması, başka bir bölgeye nakledilecek Hükümet Konağı’nın o bölgede haksız kazançlara yol açmaması için konağın yerinin bu şekilde tespit edildiğini de özellikle vurgulamıştır.
Aslında Prof. Jansen’in bu kararı alırken en büyük hassasiyeti adalet arayışından başka bir şey değildir. Prof. Jansen’e göre hem eski mutasarrıflığın (Hükümet Sarayının- Saray Mahallesi adını bundan almıştır) hem de Yeni Cami’nin bulunduğu bölgenin kentin merkezi olarak korunması haksız yere rant kaybı ve kazancını önleyecektir ve bu oldukça adil bir durumdur.
1936 yılı Ocak ayı ortalarında, Şehir Kurulu Üyeleri ile beraber Vali Akıncı, Milletvekili Taner ve Belediye Başkanı Tevfik Temelli’nin de katıldığı bir toplantıda, hararetli tartışmaların sonunda plan yapılan tadilatlardan sonra oybirliği ile kabul edilmiştir. Kurulun aldığı kararlar şu şekildedir.
- Planda inceleme yapan Prof. Jansen’in İsmetpaşa Caddesi üzerinde yaptığı tadil yeniden incelenecek ve hükümet konağı doğumevi ile Hamikoğlu Han’ı arasındaki alanda ve yolun güneyinde yapılacaktır.
- Planda gösterilen şehir sınırları, genişletmeye imkân görülmediği için aynen kalacaktır.
- Çarşı ile münasebeti bakımından hallerin yeri çarşıya yakın olacaktır.
- Yeşil yollar fenni imkân varsa daraltılacaktır.
- Planda okul binaları ve Pazar yerleri olarak gösterilen sahalar, hükümet konağı için kabul edilen yeni mevkiye münasebattar bir şekilde değiştirilecektir.
- Planda hükümet konağı olarak gösterilen yerler kabul edilmediği için buralara uzatılan yollar son şekle göre ya kaldırılacak veya daraltılacaktır.
Plan, bu tadiller dairesinde kabul edilmiştir.
En uygun tabiat verimleri içinde kurulduğu halde yine bir şehir olmaktan uzak görülen Malatya’mızın yakın bir yarında kavuşacağı bayındırlığın verdiği sevinç sonsuzdur. Şehir kurulunun Pazartesi günü aldığı karar, şehrin tarihinde bir dönüm noktasıdır. İyi bir düzen ve candan bir ilgi ile çalışılırsa beş, on yıl içinde Malatya Türk şehirleri içinde layık olduğu mevkii almakta gecikmeyecektir. (Fırat Gazetesi 15 Ocak 1936)
Malatya’da oluşan hava şehrin, planın uygulanması ile modern bir görünüm alacağı ve kısa zamanda büyüyeceği yönündedir. Yapımına hızla devam edilen Tekel Tütün ve Dokuma Fabrikasının da bitmesi ile şehrin imarının hızlı bir şekilde gelişeceği ve önemli sayıda istihdam yaratacağı düşünülmektedir.
Hâlihazırda şehrin ana arteri olarak görev yapan en önemli caddesinin 1935 yılında yapılan bu planlama ile ortaya çıkmış olması, bu planın ne kadar isabetli ve uzun vadeli yapıldığının en iyi göstergesidir. Ayrıca bu caddenin sahip olduğu virajsız ve kavissiz yapısının günümüzde bahçeler yok edilerek açılan yeni yerleşim merkezlerindeki yollarda sağlanamamış olması da oldukça düşündürücüdür.
Adalet duygusu ile ehil eller tarafından hazırlanan plan sayesinde Malatya, bölge içerisinde yıldızı parlayan bir kent olarak ön plana çıkmış ve hızlı bir gelişim göstermiştir.
Ancak 1950’li yıllardan itibaren başlayan köyden kente göçün de etkisi ile yaşadığımız hızlı kentleşme ve kentin sürekli büyümesi, plansızlık ve kültürel kodların da göz ardı edilmesinin bir sonucu olarak bugünkü karmaşık yapının ortaya çıkmasına yol açmıştır.
Sürekli olarak büyüyen ve nitelik değiştiren kent tasarımı, rant ekonomisinin de baskısı ile kent kültürü ile uyum içerisinde olma hedefinden uzaklaşarak, bugünkü kimliksiz yapılaşmanın önünü açmıştır.
Kentlerin kimliğini ve kişiliğini yansıtan, çarşı ve meydanlar acımasızca yok edilerek farklı işlevler yüklenmiştir. Adeta huzurun ve sakinliğin simgesi olan Hükümet Meydanına Kapalı Çarşı inşa edilerek yerel yönetime gelir kapısı yapılmış, yine şehrin en eski ticaret merkezi olan ve bugün Malatyalıların büyük çoğunluğunun varlığından bile haberi olmadığı tarihi bedesten hunharca yok edilerek yerine ucube bir han yapılmıştır.
Bu ve buna benzer, tamamen rant hedefli olan ve halen devam eden yıkım süreci sonunda Malatya şehri özgün değerlerinin birçoğunu bir daha geri gelmemek üzere yitirmiş, kimliksiz, niteliksiz bir mekan yığınına dönüşmüştür. Yapılan bu yıkım sonucunda kent kültürünün temel yapısını oluşturan bu mekânlar, ya işlevini tamamen kaybetmiş, ya da kente yabancı yeni işlevler üstlenmiştir.
Bugün, tamamen hatalı politikalar ve kötü yapılaşmanın bir sonucu olarak yaşadığımız felaket sonrası, bu şehir 2. defa kenti planlamak gerçeği ile karşı karşıya kalmıştır. Ve bu planın temel hedefi mülk sahiplerine yeni rantlar sağlamak, sahip oldukları gayrimenkullerin değerlerini idarenin vereceği bir karar ile kat kat arttırmak değil, bölge sakinlerinin sahip oldukları mülklerden dolayı hak kayıplarını önlemek, insanların sağlıklı, düzenli, güvenli ve estetik çevrelerde, kültürel kodları ile uyumlu bir kentte yasamalarının sağlamaktır.
Bu plan ile Malatyalının sağlığını korumak, toplumsal, ekonomik ve kültürel gereksinimlerini, iyi yaşama düzenini, çalışma koşullarını ve güvenliğini sağlamak amacıyla ülke, bölge ve kent verilerine dayanılarak, oturma, çalışma, dinlenme ve ulaşım gibi kentsel işlevler arasında denge kurup, eldeki ve sağlanabilecek olanaklar ölçüsünde, her kesimin adil olduğuna inandığı en iyi çözüm yolları bulunmalıdır.
Büyük bir yıkımın üzerine kurulacak Yeni Malatya’nın toplumsal yaşam alanlarının oluşturulması açısından önem arz ettiği açıktır. Yeni Malatya’nın oluşturulması öncesi kentte kültür insanları da dâhil olmak üzere bütün tarafların görüşleri mutlaka alınmalı, yapılacak detaylı araştırmalar sonucu elde edilen veriler bilimsel olarak değerlendirilerek ulaşılan sonuçlar neticesinde belirlenen plan alternatifleri tartışılarak en doğru uygulama hayata geçirilmelidir.
En önemlisi de; kente kimliğini yeniden kazandıracak ve çağdaş bir yapılaşmanın önünü açacak bu çalışmaların şeffaf ve adalet ilkesinden en küçük bir sapma olmadan yapıldığına da her Malatyalının inancı tam olmalıdır.
Bu inancı sağlayacak olan da liyakattir. En tepe yöneticisinden, en alt kademeye kadar, şehri planlayacak ve yeniden kuracak ekiplerin bu görev için yeterliliği tartışılmaz olmalıdır.
Yerel yöneticilerin kendilerine emanet edilen bu şehri ihya ya da imha etmeleri, sadece ve sadece bu görev için seçimlerindeki liyakat ile ilgilidir.
GÖRSEL ARŞİVİ: Nezir KIZILKAYA,
FOTOĞRAFLAR: Nezir KIZILKAYA ve Mustafa Bahadır ALTAŞ