SON DAKİKA
SON DEPREMLER
Nezir Kızılkaya

Zamana Çevrilen Pedallar: Kiralık Velespit

Zamana Çevrilen Pedallar: Kiralık Velespit
A- A+ PAYLAŞ

..Kiralayacak harçlığımız yoksa bazen de binenleri seyretmeye giderdik... 

Nezir KIZILKAYA Yazdı 

nezirs@mynet.com

Öyle herkesin bisikleti yoktu, zaten bu kadar bisiklet satan da yoktu. Çocukların ve gençlerin bu ihtiyacını karşılamak üzere boş arsalarda mekân kurmuş bisikletçiler küçük harçlıklarımızın karşılığı olarak bize bu hizmeti sunarlardı. Tabi ki zamanın sermaye darlığı ve müteşebbis kıtlığı bu alanda da kendini hissettirdiğinden koca şehirdeki bisiklet (eskilerin deyimiyle velespit) kiralayan işletmeci sayısı da bir elin parmaklarını geçmezdi. Mahallemize en yakın bisikletçi de (Bisiklet satışı değil, bisiklet kiralama işini yapanlara bisikletçi denirdi.) şimdiki Gazi Parkı ile Atatürk Ortaokulu’nun bahçesinin kesiştiği noktada, yani İstanbul Sineması’nın arka tarafında idi. Hiçbir motorlu taşıtın oralarda işi olamayacağından Sinema Caddesi o vakitler doğal olarak trafiğe kapalı olduğundan, Sinema Caddesi’nin (Beşkonaklar) girişi gün boyu pedal, fren ve çocuk sesi ile şenlenirdi.

Hatırlayabildiğim diğer bisikletçilere gelince… O zamanlar boş arsa olan Turgut Temelli Caddesi ile Sobacılar Sokağı köşesinde Ali Dayı ve oğlu Mustafa'nın, Kubilay Lisesi’nin biraz üst tarafında ve Turan Emeksiz Caddesi’nin yukarı kısmında, İpekçi Sokağı girişindeki arsada, bu yazıda kullandığım fotoğrafları da bana veren Sayın Orhan Bayram ve Yaşar Yılmaz’ın üniversite öğrenimleri sırasında yaz tatillerinde işlettikleri bisikletçileri sayabilirim. Yaşım itibari ile hatırlayabildiklerim bu kadar fakat o bisikletleri sürerken yaşadığım duygular daha yeni gibi.

bisiklet2Elimize geçen bütün paralar son kuruşuna kadar ya sinema bileti ya da burada bisiklet kiralama işine yatırılırdı. Hele de iki tekerlekli bisiklet şoförlüğü öğrenilmiş ise tercih çoğu zaman bisikletten yana kullanılırdı. Mahallemizde bisiklet mülkiyetine sahip tek arkadaşımız dahi olmadığından, bu aracı kullanmayı öğrenmenin yegâne yolu da onu kiralamaktı. Yani öyle herkesin bisikleti yoktu, başta da belirttiğim gibi şimdiki kadar bisiklet satan da yoktu. Giderdik bisikletçiye genellikle küçük boyda en az 15–20 bisikletin içinden boyumuza göre olanı seçer, bisikletçinin belirlediği ve genellikle bir daire şeklinde olan güzergâhta tarif edilmez bir keyif ile asılırdık pedallara hababam döner dururduk. Kimi zaman tercih hakkımız olmaz, bisikletçinin zorunlu olarak bize tahsis ettiği bisikleti gönülsüz de olsa alırdık. Bazen de özellikle de bayramlarda, cebi harçlıkla dolu müşteri ve tabi talep çokluğundan sıra bekler, boşalan ilk bisiklete razı olurduk. Bu bisikletlerde şimdi kullanılmayan olağanüstü bir fren sistemi vardı. Frenler direksiyonda değildi. Pedalı ters çevirince bisiklet müthiş bir frenle dururdu. Hala bu sistemin günümüz bisikletlerinde neden kullanılmadığını anlamış değilim. İnanılmaz şekilde hatasız çalışan ve bisikleti çok iyi durduran bir sistemdi.

Bizim için her kiralama, sanki yeni bir bisiklet alınmışçasına sevinç demekti. Mahalleden topluca gidilmişse bisikletçinin tüm hız yapmayın ikazlarına rağmen yarış yapılır, sonucunda bisikletçiden 1-2 küçük şamar da yenilirdi. Şimdi burada şamardan bahsetmişken sonu ufak tefek fiske, tokat ve azar ile biten yasaklar listesi vardı. Bir kere güzergâhın dışına çıkmak kesinlikle yasak ve cezası şiddetli birkaç tokattı. Yani hem para ver hem dayak ye! Verilen paranın karşılığı olan zamanın ya da tur sayısının bitmesi sonucu bisikleti parka çekmemekte en iyi ihtimalle kuvvetli bir azar ile sonuçlanırdı.

Bisikleti sürerken devirmenin karşılığı, süren bitmemiş olsa dahi, yani binme hakkın daha devam etse bile bisikletin parka çekilmesi idi. Bu cezalara karşı en küçük bir direniş ve itiraz olmaz, bisikletçi korkusu bizi disipline ederdi. Zaten en küçük bir karşı duruş bisikletçi tarafından kara listeye alınmak demekti ki, bu da iki katı ücret dahi versen bu hizmetten artık faydalanamamak anlamına gelirdi. Çok nadir de olsa bir daha binmemeyi, en azından bisikletçinin kendisini unutacağı zamana kadar bisiklete binmemeyi göze alanlar uygun anı bekler ve güzergâh dışına çıkarak kaçırırdı bisikleti. Bisikletçi çok sinirlense de diğer bisikletleri bırakıp peşine düşemez, bisikleti kiralayan canının istediği gibi gezip usanınca, bisikletçinin uzağında, fakat görebileceği bir yere bırakıp kaçardı.

Bisiklet kiralayacak harçlığımız yoksa bazen de sadece binenleri seyretmeye giderdik. Zaten sürüş alanı çevresinde her zaman hatırı sayılır bir izleyici kitlesi olurdu. Seyirci olması bazı binicileri hava atmak için teşvik eder, sonunda bisikletçiden azar işitip, şamar yemek olsa da akrobatik hareketler yapılırdı. Harçlıkları bisiklet kiralamaya yetmeyenler; iki ya da daha fazla kişi paralarını birleştirip kiraladıkları bisiklete sırayla binerlerdi. Süresi dolan çocukların bisikletlerini teslim ettikleri an ise tam bir dramdı. Omuzlar düşer, neşesiz, buruk bir biçimde eller titreyerek istemeye istemeye bisikletler yerine bırakılır, küçük bir travma yaşanırdı. Zaman nasıl da hızlı geçer, turlar ne çabuk biterdi. Zamana karşı çevrilen pedalların verdiği hazzı günümüzde almanın ne yazık ki hiç bir yolu yok artık. Adeta nesli tükenmiş bir türü canlandırmak kadar olanak dışı.

Bu bisikletçilerde bisiklet sürmek, hele de iki tekerlekli bisikletleri kullanabilmek, mahallede daha prestijli olmak anlamına gelirdi. Hiç unutmam, bisiklet sürmeyi yeni öğrendiğim günlerde, mahalleden arkadaşlarla bisikletçiye gitmeye karar vermiştik. İki tekerlekli bisikletleri kullanamayanlar için üç tekerlekli bisiklet alternatifi de olduğundan ben bisikletçiye gidene kadar hangi bisikleti kiralayacağımı düşünmüştüm. Durum oldukça karmaşıktı. Öncelikle iki tekerlekli alıp, sürerken düşersem hem bisikletçi bisikleti alır, hem de iki tokat yerdim ki bu karizmayı oldukça sarsardı. Aslında üç tekerlekli bisikletler zincirli, devrilme tehlikesi olmayan ve sürüş keyfi oldukça yüksek olan araçlardı. Ama yanımda mahalleden arkadaşlar olduğundan onu tercih etmem onların yanında prestij kaybı demekti. Yani oldukça kuvvetli bir mahalle baskısı vardı. Kendime hala üç tekerlekli bisiklete biniyor dedirtemezdim. Bu düşünceler içinde bisikletçiye gidene kadar durum değerlendirmesi yapıp iki tekerlekliye karar vermiş ve o günü de bisikleti hiç devirmeden bitirmeyi başarmıştım. Mahalleye tekrar dönüşte zafer kazanmış kumandan gibiydim. Üç tekerlekliye binen diğer arkadaşları küçümsüyor, bu işin ustası olduğumu her fırsatta hatırlatıyordum.

Not: Fotoğraflar için Sayın Orhan Bayram ve Yaşar Yılmaz’a teşekkürler.(N.K.)

bisiklet1

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

22 yorum yapılmış

  • yavuzca (8 yıl önce)
    bu yazı bir klasik.. yazarın emeğine ve ellerine sağlık.. Mazinin gölgesinde serinleme fırsatı tanıyor bizlere ve alıyor çocukluğumuzu yeniden sahneliyor.. eyvallah
    0
    0
    Yanıtla
  • Şaban (8 yıl önce)
    Güzel günlerdi... Teşekkürler Nezir Bey.
    0
    0
    Yanıtla
  • mahmut kasap (8 yıl önce)
    velesbiti devirdim diye az tokat yemedik musafanın babasından ula dahada sana pisiklet yok namıssız derdi nezir hocam elinize sağlık çok eskilere gittik
    0
    0
    Yanıtla
  • Levent Aksoy (8 yıl önce)
    Nezir kardeşim gerçekten bizi eskilere götürdü ve mutlu etti.Şimdiki Malet'in yeri sürekli mekanımızdı.Mahallemiz olan Mücelli'den çok orada vakit geçirirdik.Bisiklete binemesek bile oranın tozunu yutmak hoşumuza giderdi.Bayram harçlıklarını bisiklette bitirirdik.Merak ettiğim şey ise kiralama yapan adamın onlarca binicinin tur sayısını nasıl aklında tuttuğu idi. Mesela:-Mavi gömlekli! senin son turun diye bağırıyordu.Tek tek herkesin tur sayısını biliyordu. Ayrıca bisikletten indikten sonra en büyük zevkimiz ''karlı dondurma'' yemekti.Terli terli ne gidiyordu ama...
    0
    0
    Yanıtla
  • mehmet karakartal (8 yıl önce)
    eline sağlık nezir abi, bizi geçmişe götürdün..hele o 3 tekerlekli ve zincirli bisikletler nasıl unutulur..
    0
    0
    Yanıtla
  • Hasan (8 yıl önce)
    Hey gidi günler hey, üç kuruş para bulunca hemen bisiklet kiralamaya koşardık. O zamanlar az ile yetinmenin veya bulabildiklerimizle mutlu olmanın zamanınydı. Şimdi ki gibi her şey elimizin altında değildi ve biz daha mutluyduk.
    0
    0
    Yanıtla
  • ilyas (8 yıl önce)
    Kaleme alan ve anılarımızı tazeleyenlere teşk. ederiz. Çevre yolu altı-ve şimdiki emeksiz deki yerde paramız olursa biner olmaz ise o saflıkta binenlere bakardık...ayrı bir güzellikti....
    0
    0
    Yanıtla
  • Ertaç Önal (8 yıl önce)
    KİRALIK VELESPİT SÜRÜCÜLÜĞÜNDEN SAVAŞ PİLOTLUĞUNA; Önde solda taburede oturan, Mücelli semtinin bıçkın delikanlılarından Turan Emeksiz Lisesinin 62 KG. namağlup Güreşçisi Erol Toramanoğludur. K.K Komutanlığının savaş helikopteri pilotu iken emekli olduğunda THY nin seçkin pilotlarından birisi oldu. Sanırım lise öğrencisi iken Mücelli semtindeki velespitçide çekilmiş bu fotoğraf. Malatya’nın en eski velespit kiralayıcısı bisikletçi Enver usta dır. Orta boylu top çehreli Enver Usta sırası ile Emeksiz caddesinin çevre yolu ile kesiştiği, o zamanlar küçük istasyon denilen banliyö treninin son durağı olan boş alanda, daha sonra Kışla Caddesinde şimdiki bir özel hastahanenin bulunduğu yerdeki Beyoğlu kahvesinin yanındaki bir dükkanda, oradan Sinema Caddesinin İstanbul Pasajı girişindeki dükkanda ve son olarak İstanbul Pasajının alt girişinde şimdiki özel göz hastanesinin bulunduğu yerde hem bisiklet tamiri hem de bisiklet kiralama işlerini oğlu ile birlikte yaptılar. Sevgili Nezir hocamızın kalemine sağlık. Çok güzel bir özlemli anı yazsı olmuş. Bizi velespit ile oldukça eskilere yolculuk yaptırdığı için teşekkürler.
    0
    0
    Yanıtla
  • hulusi (8 yıl önce)
    Bizler Bisiklet Kiralardık şimdiki gençler araç kiralıyor hey gidi günler hey ne zevkli neşeli günlerdi teşekkürler nezir bey
    0
    0
    Yanıtla
  • hevi (8 yıl önce)
    şemsettin dayıyı da yad eedlim.şimdiki akp il binasının yeri
    0
    0
    Yanıtla
  • Şahin Ucuzal (8 yıl önce)
    Nezir Bey,gerçekten de bana nostalji yaşattınız.Teşekkürler.Ben de çok kiraladım.İnönü parkında kiralardık.
    0
    0
    Yanıtla
  • Mehmet (8 yıl önce)
    En eski bisikletci ali dayı Mustafa emeksizde maletin yeriydi az paramızı almadı
    %100
    %0
    Yanıtla
  • murat uludağ (8 yıl önce)
    Sıtmapınarının yukarısında alt geçitten yukarı doğru çıkarken sağtarafta daire şeklinde bir küçük tepecik etrafında bisiklet kiralar döner dururduk yıl 1988 lerdi uzun süreli kiralamak için kimlik bırakılırdı imam hatip lisesinde orta okuldaydık arkadaşın bir tanesi 1 haftalığına bisikleti köyüne götürmüş dönmesi baya olaylı olmuştu. Yanılmıyorsam bisikletçi ali dayıydı ve kızları vardı.Allah selamet versin.
    0
    0
    Yanıtla
  • MUSTAFA SÜTÇÜOĞLU (8 yıl önce)
    GAZİ İLKOKULUNUN ALTTAFINDA KİRALAR SAĞLAM ALIR FAKAT SAĞLAM TESLİM EDEMEZDİK FAZLA PARAMIZ YOK DERDİK KAPUL EDERDİLER.
    0
    0
    Yanıtla
  • Naim Paz (8 yıl önce)
    Teşekkürler Nezir bey Ah Malatyam yıllar sonra .. İstanbul Sineması’nın arka tarafında kiraladığım bisikletle gizlice belirtilen sınırların dışına çıkmış rahmetli Mamılo ya çarpmamak için bisikletten düşmüştüm ,, ozaman yara bere içinde kalan avuclarım bugün o günlerin özlemiyle bir daha sızladı..
    0
    0
    Yanıtla
  • gökhan (8 yıl önce)
    lütfen eski sinema zamanlarının fotoları varsa paylasabilirmisiniz eski polis evinin ordaki iyi günler
    0
    0
    Yanıtla
  • Gurbetçi Malatyalı (8 yıl önce)
    Bahsettiğiniz fren sistemi sanırım şimdiki bisikletler vitesli olduğu için uygulanamıyor. Bahsettiğiniz dönemi yaş itibariyle hayal meyal hatırlasam da, rus pazarı denen yerde de kiralama yaptıklarını hatırlıyorum sanki. Kaleminize sağlık
    0
    0
    Yanıtla
  • Servet (8 yıl önce)
    O günleri yaşamamış olsak bile sayenizde gözümüzde canlandırma şansına sahip olduk teşekkürler..
    0
    0
    Yanıtla
  • Mert (8 yıl önce)
    Kalemine sağlık. Eskilere götürdün bizi nezir bey.
    0
    0
    Yanıtla
  • Muammer Yıldırım (8 yıl önce)
    Teşekkürler Nezir bey. Bizleri maziye götürdünüz. Şu anda çevreyolu sanayi kavşağından çarmuzuya inerken 200 metre ilerde sağda bu işi yapan bisikletciden (bu yer şu anda otopark olarak kullanılmakta) kiralama yapar ve habire dönerdik.Bir defasında bisikleti devirmiştim. Elimin içinde kesik olmuştu ve kanıyordu. Bisikletçi yanıma geldi,tabakasından tütün çıkarıp elimin içine bastırdı ve bir fiske savurdu. Unutulmaz güzel günlerdi. Öyle zaman olur ki hayali cihan değer.
    0
    0
    Yanıtla
  • Ağzına sağlık okurken bile o anları yaşar gibi oldum. Çok güzel günlerdi .
    0
    0
    Yanıtla
  • :))) AYNI YERDE BENDE PARAM OLDUKCA BISIKLET KIRALARDIM, GECE RUYALARIMA GIRERDI, SABAH HIDAYET ILKOKULUNA GIDERKEN BABAMIN VERDIGI 1 LIRA SIMIT PARASINI HARCAMAZ BISIKLETE BINERDIM,, BIRGUN BISIKLETI KACIRDIM, HEMEN YOLUN KENARI IDI ZATEN, OKADAR HIZLI PESIMDE KOSUYORDUKI BISIKLETI BIRAKIP KACMAYA BASLADIM,, 1 AY O YOLDA GECEMEZ OLMUSTUM KORKUDAN,, GUZEL GUNLERDI ...
    0
    0
    Yanıtla

Nezir Kızılkaya yazıları