Malatya'nın Taş Mektebi
Nezir KIZILKAYA
nezir.kizilkaya@hotmail.com
Uzun yaz tatilinin ardından bugün yine şehrin sokakları okul çocuklarının sesleri ile dolacak, onların heyecanı bütün şehri sararak, hepimizi bu güzel duyguya ortak edecektir.
Yeni eğitim-öğretim dönemine titizlikle hazırlanan okullar, bayram yerine dönecek, Öğretmenler öğrencilerine, öğrenciler de öğretmenlerine ve okullarına, yani eğitim ortamlarına yeniden kavuşmanın sonsuz mutluluğunu yaşayacaklardır.
En basit şekli işle “Kişinin davranış biçimini değiştirme süreci” olarak tanımlayabileceğimiz eğitim, insanoğlunun varoluşundan itibaren onun hayatının içindeki en önemli olgudur. Medeniyetler, ülkeler hatta şehirler için, ekonomik ve sosyal gelişmenin süreklilik kazanabilmesi, o ülkedeki eğitimin niteliği ile doğrudan ilgilidir. Eğitim ve kültür alanında elde edilecek başarı, devletlerin devamlılığı ve özgür düşünceli nesillerin yetiştirilmesindeki en önemli vasıtadır.
Eğitim ve öğretim meselesinin, ulusların kaderini tayin eden en önemli etken olduğunun bilinci ile “En mühim ve feyizli vazifelerimiz, millî eğitim işleridir. Millî eğitim işlerinde mutlaka muzaffer olmak lâzımdır. Bir milletin hakikî kurtuluşu ancak bu suretle olur” diyen ve Ulusal Kurtuluş Savaşı cephelerinde kanlı çarpışmalar devam ederken, yani savaşın gidişatı henüz belli değilken, 1921 yılında Millî Eğitim Şurası’nı toplayan Mustafa Kemal Atatürk, Genç Cumhuriyetin temelinin, ancak başarılı bir eğitim planlaması ve uygulamasıyla sağlam olarak atılacağına inanıyordu.
Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte ülke topyekûn bir eğitim seferberliğine girmiş, önce 3 Mart 1924 tarihinde TBMM’de kabul edilen Tevhidi-i Tedrisat Kanunu ile ülkedeki bütün okullar Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlanarak düzen sağlanmış, ardından 1 Kasım 1928’de, okuryazar oranının düşük kalmasının en büyük sebeplerinden olan Arapça-Farsça karışımı alfabe yerine, Latin harflerinden esinlenen, ancak ilave ve çıkartmalarla Türkiye’ye özgün hale getirilen Yeni Türk Alfabesi kabul edilerek, okuma yazma-yazma oranı, harf inkılâbı öncesi %10 civarındayken, 1930’lu yılların başlarında %15’lere çıkartmıştır.
Türkiye genelinde bu seferberlik devam ederken, Malatya’da da bu yönde çalışmalar yapılmış, mevcut okulların yanında yetişkinler için de okuma yazmanın öğretildiği “Millet Mektepleri” açılmış ve 1.569’u kadın olmak üzere toplam 13.876 kişi Millet Mekteplerinden mezun olmuştur.
Şehirde, eğitim seferberliği tün hızıyla devam ederken, bu faaliyetlerin yapılacağı nitelikli mekân ihtiyacı için de dönemin kıt imkânları ile sorunun çözümü için arayışa girilecekti.
Danişmend ve Selçuklu dönemlerinden itibaren önemli bir ilim ve kültür şehri olma özelliği kazanan, dönemin önemli ilim insanlarının ders verdiği, doğunun sayılı üniversitelerinden Şehabiyye-i Kübra Medresesi’ne sahip olan Malatya, üst düzeyde ilimlerin öğretildiği ve bilginlerin yetiştiği bir eğitim ve kültür merkezi olma özelliğine yeniden kavuşmanın hazırlıklarına başlıyordu.
Kentin ihtiyaç duyduğu yeni ve modern bir ilkokul binası için kollar sıvanmış, bunun içinde, orta mektep yanındaki, 1912 yılında inşaatına başlanan ancak önce Balkan, ardından Dünya Savaşı ve Ulusal Kurtuluş Mücadelesi nedeniyle tamamlanamayan yarım kalmış bina uygun bulunmuştu.
İstanbul’da basılan ve ulusal yayın yapan Vakit Gazetesine 1930 yılı Ekim ve Kasım aylarında verilen ilanda da, okul binasının tamamlanması işi için ihale bilgisi şu şekilde duyuruluyordu:
“Malatya Vilayetinden:
Malatya’da orta mektep ittisalinde kâin olan natamam ilk mektep binasının ikmali inşaatı 25.09.930 tarihinden itibaren bir ay müddetle ve kapalı zarf usulile münakaşaya konulmuştur.
Mezkûr inşaatın bedeli keşfi 35.375 lira 69 kuruştur. İnşaat 931 senesi ağustos nihayetinde kâmilen bitirilmiş olacaktır. Şeraiti lazimeyi havi zarfların 25.10.930 cumartesi günü saat 15’e kadar Malatya vilayeti daimi encümenine tevdii şarttır. Fazla malûmat almak isteyenlerin Malatya ve İstanbul daimi encümenlerine müracaatları ilan olunur.”
O dönemde “Taş Mektep” olarak adlandırılan binanın bu ihale neticesinde temel seviyesinde olan inşaatı, çatı kısmına kadar yapılmış, ancak tamamlanamamıştır. Kısmen tamamlanan binanın bu durumu da her geçen gün iklim ve çevre şartlarından olumsuz etkilenmesi sonucunu getirmiştir. 15 Ekim 1931 tarihinde Yeni Malatya Gazetesi de bu duruma dikkat çeken şu haberi yapmıştır:
“TAŞ MEKTEP
Harap olmaktan muhafaza maksadıyla vilayet daimi encümeni, Gazi bulvarındaki taş mektebin noksan çatı aksamının ikmalini karar altına almıştır.
Bu mektebin dâhili aksamının önümüzdeki yaz mevsiminde de ikmali kabil ise de çatı aksamının her şeye tercihen, kışın hulûlünden evvel inşası hakikaten çok şayanı arzudur.”
Ancak problemin çözümü için 1933 yılı sonunda, İstiklal Savaşı Kahramanlarından, İbrahim Ethem Akıncı’nın, Malatya Valiliği görevine başlaması beklenecek, Vali İbrahim Ethem Akıncı da konunun çözümü için çalışmaları başlatıp gerekli bütçeyi sağlayınca, Fırat Gazetesine 5 ve 23 Temmuz 1934 tarihinde verilen şu ilanla ihale durusu yapılacaktı.
“8.023 lira 39 kuruş bedeli ile keşfi havi olup vilayet merkezinde ve Gazi bulvarında kâin taş mektebin ikmali inşaatı 3/7/934 tarihinden itibaren bir ay müddetle ve kapalı zarf usulile münakaşaya vazedilmiştir. Taliplerin teklifnameler ile teminat akçalarını muhtevi zarflarını ihale tarihi olan 2/8/934 Perşembe günü saat 16.30 a kadar vilayet daimi encümenine tevdi eylemeleri ve fazla tafsilat almak ve keşifname ve şartnamesini görmek isteyenlerin daimi encümen kalemine müracaatları lüzumu ilan olunur.”
Yapılan ihale sonrası da yine 6 Ağustos 1934 Pazartesi günü yayınlanan Fırat Gazetesi “Taş Mektep Yapılıyor” başlıklı haber ile okul inşaatı ile ilgili şu ayrıntıları duyuruyordu:
“Gazi bulvarındaki Taş mektebin geri kalan yapı işleri Perşembe günü ihale edildi. Temelleri Balkan muharebesine yaşıt olan bu binanın yirmi iki seneden beri bitirilmemiş olması herkesi şaşırtan ve üzen bir vaziyetti.
Mektep binası için büyük bir ihtiyaç duyulduğu bir sırada mühim bir kısmı yapılmış olan bu binadan hemen istifade edilmesi zaruretini daha geldikleri günde takdir buyuran valimiz Etem beyefendi muhasebei hususiyenin 1934 bütçesine kâfi miktarda inşaat tahsisatı teklif etmiş ve bu teklif umumi meclisçe de söz birliğile kabul edilmişti.
Şehir ve vilayet için bir durgunluk abidesi gibi sırıtan yarı yapı için hakiki bir alaka göstererek kısa bir zaman sonra tamamlatacak olan Etem beyefendiyi, yarın o mektepten bilgi alacak çocuklarla beraber alkışlarız.”
Taş Mektebin yapılması yerel basında olduğu gibi, ulusal basında da yer bulmuş, İstanbul merkezli yayın yapan “Son Posta” gazetesi 25 Ağustos 1934 Cumartesi günü yayınlanan sayısında, “Malatya’da bir türlü bitirilemeyen mektep” olarak tanımladığı okul inşaatının, Vali Etem beyin çabaları ile yeni ders yılına kadar tamamlanacağı bilgisini aktarmıştır.
Hızla tamamlanan Taş Mektep binası, açılış için son hazırlıklarını yaparken 17 Kasım 1934 tarihinde 509,42 lira keşif bedelli 3. bir ihale ile binanın tavanındaki küçük bir onarım ile son rötuşlar yapılıyor, onarım sonrası okul binasının açılışa hazır hale gelmesi de 22 Kasım 1934 Perşembe günü yayınlanan Fırat Gazetesinde Malatyalılara şu haber ile duyuruluyordu.
“YENİ TAŞ MEKTEP”
Yeni taş mektebin yapımı bitmek üzeredir. Bu ay sonunda bütün işlerin ikmalile binanın teslimi bekleniyor. Bu takdirde Malatya sıhhi ve terbiye şartlarına uygun yeni bir ilkmektep yapısına sahip olmuş bulunacaktır.
Yapının temelleri ta balkan muhaberesinde atılmış ve muhtelif sebepler dolayısile bitirilmesine imkân hâsıl olamamıştı.
Mektep ihtiyacının arttığı şu sıralarda yapının tamamlanması çok yerinde bir iş olmuştur.
Bu büyük ihtiyacı ve acıyı yakından gören ve sezen değerli valimiz Etem befendinin himmetlerile başarılıp meydana getirilen yeni yapı, basık tavanlı odalarda sıkılan bugünün çocuklarına en büyük armağan olacak ve bugünün olduğu kadar yarının çocukları da kendilerine en büyük armağanı hazırlayan kutlu eli hiçbir zaman unutmayacaklardır.
Şehir içinde okuyanlar kadar okumayan çocukların da topu ehemmiyetli bir yekûn tutar. Şehir nüfusunun günden güne artması yüzünden ilk tahsil çağındaki çocukların okutulabilmesi için yeni yapı gibi daha üç yapıya ihtiyaç vardır.
Fakat nede olsa yeni yapı tek başına yine büyük bir ihtiyacı karşılayabilecektir.
Mektebin sınıf olmaya müsait 14 odası vardır ki bunlardan 10 tanesi sınıf olarak kullanılırsa bugün ancak iki mektep halında idare edilen o mıntıka çocuklarına kâfi gelecektir.
Bu suretle hem kışla civarında oturan bir çocuğun kış kıyamette şehrin diğer ucuna kadar yürümesine lüzum kalmayacak ve hem de hususi muhasebe her yıl fuzuli yere mektep kirası vermekten kurtulmuş olacaktır.”
Bütün eksikleri tamamlanan bina 1935 yıl Mart ayı başlarında maarif müdürlüğüne teslim edilmiş, 18 Mart 1935 Pazartesi günü de Gazi ve Ülkü ilkokullarının yaklaşık 700 öğrencisinin yeni okula nakilleri ile eğitim-öğretime başlamıştır. 1935 yılı Kasım ayı başlarında Ülkü ilkokulunun kapatılması ve öğrencilerinin Gazi İlkokulu’na devredilmesi ile Taş Mektep binası Gazi İlkokulu adını taşımaya başlamıştır.
Açıldığı günden bugüne kentin gözbebeği olan okul, Malatya’nın adını yurtiçinde ve yurtdışında duyurmuş, ülke sanatına, ekonomisine ve siyasetine yön vermiş binlerce öğrenci yetiştirmiş ve bu şehrin gurur duyduğu eğitim kurumlarından biri olmuştur.
Genç Cumhuriyetin bu kente bir armağanı olan ve son derece estetik ve şık mimarisi ile dikkat çeken Taş Mektep, gelecekte de bu şehre değer katacak öğrenciler yetiştirecek ve şehrin gurur kaynaklarından biri olmaya devam edecektir.
________
Not: Dönemin gazete içerikleri olduğu gibi alınmış, imla düzeltmesi yapılmamıştır.