Zamanın Tanığı Sayfalar ve Malatya Basın Tarihi
Yerel gazeteler, kentlerin aynası, seyir defteridir; kentten etkilenir ve etkilerler...
Nezir KIZILKAYA Yazdı nezirs@mynet.com
“10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü” yaklaşıyor. Benim de Malatya Basın Tarihi konusunda yaptığım çalışmalar ile karınca kararınca katkı yapmaya çalıştığım pek çok etkinlik ile gazetecilerin hatırlandığı bu gün, 10 Ocak 1961 tarihinde gazetecilerin çalışma şartlarını iyileştiren ve onlara yeni haklar kazandıran 212 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği gündür. Sosyal bir varlık olan insanın haber alma, bilgilenme ve sesini duyurma ihtiyacının karşılanmasında basın kamusal bir görev yürütmektedir. Basın, toplum için bir iletişim aracı olmakla beraber, her kesimden ve sosyal statüden okuyucuları ile birlikte geniş yelpazeli bir toplumsal güç niteliğindedir. Toplumla beraber ve toplum için oluşan bu kurum, günümüzde artık dördüncü erk olarak kabul edilen kavramın kendisidir. Gazeteler ise bu işleyişin temel araçlarından biri olarak günümüz toplumlarında günlük yaşamın önemli ve vazgeçilmez bir unsuru haline gelmişlerdir. Toplum, kamuoyu oluşturma gücünü gazeteler aracılığı ile kullanır.
İçinde bulunduğumuz teknoloji çağında, görsel medya unsurlarının hızlı gelişimi sonucu “olay”ın daha yaşanırken “haber” olması ve tüm dünyaya anlık olarak duyurulması, yazılı basının gücünü azaltmamış, tersine güçlendirmiştir. Aksi takdirde yaşadığımız zaman diliminde, “güncel haber” kavramının dahi eskiyerek yerini “anlık haber” söylemine bırakması karşısında, bir gün önceden kağıda basılarak, okuyucusuna ulaşan gazetelerin hala insanların elinde olması, dijital arşivlerin sunduğu olanaklar karşısında da yine gazetelerin ciltlenerek arşivleniyor olması bu durumun en iyi ifade edilme şeklidir. Toplumlarda okuma sevgisi ve alışkanlığı sürdükce yazılı basın her zaman önemini koruyacaktır. Ayrıca Philip Puttnam'ın "Televizyonda görürsünüz, ama gazetede inanırsınız" sözleri toplumun gazetelere bakış açısını ortaya koyan önemli bir tespittir.
Burada asıl konumuz olan yerel gazeteler ise kentlerin aynasıdır, seyir defterleridir. Kent kamuoyu büyük ölçüde yerel gazeteler ile karşılıklı etkileşim halindedir. Yerel gazeteler içinde bulundukları kentten etkilenir ve etkilerler. Günlük olarak haber verme ve bilgilendirme görevlerinin yanında, kent belleğine yazılı olarak kayıt düşerek yarın için birer arşiv belgesi olma işlevi ile son derece önemli bir görevi de yerine getirirler.
Gazeteciliği insanlık tarihi kadar eskiye götürmek mümkündür. M.Ö.100-44 yıllarında Roma’da Julius Sezar zamanında imparatorluk ölçüsünde bir kamuoyu yaratmak amacıyla Senato oturumlarına ait tutanakların “Acta Senatus” adıyla yayınlanması emredilmiş, böylece siyasi olaylar ve haberlerin halka duyurulması yolu açılmıştır. Bir süre sonra da bugünkü resmi gazetenin ilk şekli olan “Acta Publica” adlı bir sayfalık bültenler ortaya çıkmıştır. Yine Sezar’ın buyruğu ile halkı ilgilendiren günlük olayları kapsayan “Acta Diurna” adıyla bildiriler yayınlandığına dair kesin bilgiler mevcuttur. Elle yazılan bu bültenlerde önemli sosyal ve siyasi olaylar, evlenmeler, iflaslar, idamlar, cenaze törenleri, yangınlar, çok yaşayanlar, seçimler, anlaşmalar, kanunlar, ittifaklar, denizcilik ve askeri konular yer aldığı gibi, bir göktaşının düşmesi veya benzeri afetlerden spor gösterilerine, gladyatör oyunlarına, ikiz veya üçüz doğumlara kadar çeşitli günlük olaylara dair haberlere değiniliyordu. “Acta Diurna”daki haberleri toplayan özel görevliler olduğu gibi, yetkili makamların resmi duyuruları da yer alıyordu.
İlk modern gazete diyebileceğimiz haber sayfaları ise 1536’da Venedik’te ortaya çıkmış olup öncelikle Venediklileri, Osmanlı Devleti ile olan savaştan haberdar etmek amacını güdüyordu. El yazısı ile yazılıp, aylık olarak çıkan bu ilkel gazete örneği şehrin merkezi yerlerinde yüksek sesle okunuyordu. Gazzetta olarak nitelendirilen bu gazetenin daha sonraki örnekleri basılmaya başlamış ve haber içeriği de savaş haberlerinin dar çerçevesinden sıyrılıp daha geniş konuları kapsamıştır. Bu gazeteyi Fransa ve İtalya’da çıkan aynı tip yayınlar takip etse de gerçek anlamda süreli yayının doğuşu 17. Yüzyıl başlarında mümkün olmuştur. Hollanda’nın Anvers kentinde, Mayıs 1605’den itibaren, Abraham Verhoeven’in yönettiği, “Nieuwe Tydingen” adlı düzenli bir gazete iki ayda bir Fransızca ve Flamanca olarak yayınlanmaya başlamıştır.
Osmanlı’da ise basın hayatını başlatan ilk gelişme, Fransız Devrimi’nden sonra 1795 yılında Fransızlar tarafından çıkartılan ve İstanbul’daki Fransız elçiliği basımevinde Fransızca olarak basılan “Bulletin des Nouvelles” (Haberler Bülteni) adlı gazetenin yayına başlaması olmuştur. Bu gazete, büyük Fransız Devrimi’nin heyecanını yansıtan ve devrimin amaçlarını anlatan bir gazetedir. 7 Mart 1796’da Fransa büyükelçisi Vesnirac’ın görevinden ayrılmasına kader yayınlanmıştır. Osmanlılarda Fransızlarla başlayan yayın hayatı 1 Kasım 1831’de tamamen Türkçe olan Takvim- Vekâyi isimli ilk gazetenin yayınlanmasıyla farklı bir boyut kazanmıştır. Osmanlı Devleti'nin resmi gazetesi olan Takvim-i Vekâyi’i 1840 tarihinde çıkmaya başlayan yarı resmi Ceride-i Havadis izlemiştir. 1860 tarihinde ise, Agâh Efendi tarafından Tercüman-ı Ahval Gazetesi çıkarılmıştır. Bunun üzerine Ceride-i Havadis, ayrıca Ruzname-i Ceride-i Havadis adı altında günlük bir ek yayın daha çıkarmaya başlamıştır. Agâh Efendi'nin gazetesinde yazılarını yayınlayan Şinasi ise, 1862’de Tasvir-i Efkâr gazetesini çıkarmaya başlamıştır.
Malatya’da ise basın hayatı 19 Ekim 1923 yılında Osman Hilmi Bey’in sahibi olduğu “Malatya” gazetesi ile başlamıştır. (Bir nüshasının kupürü yanda) Malatyalı Keşşaf Hoca’nın teşviki ve o zamanlar İstanbul’da yaşayan Müminzade Mahmut Efendi’nin girişimleri ile İstanbul’dan alınan baskı makinesi önce deniz yolu ile Samsun’a, oradan da karayolu ile ve parça parça Malatya’ya taşınarak getirilmiştir. Matbaa parçalarının bir kısmı nakliye sırasında hasar görse de Fabrikatör Mehmet Bey’in fabrikasında çalışan Ustabaşı Yunus Efendi tarafından onarımı ve montajı yapılmış ve Malatya’daki ilk matbaa “Hizmet Matbaası” adı ile kurulmuştur. Malatya’nın ilk gazetesi olarak kabul edilen “Malatya” nın ilk sayısı da kurulan bu matbaada 19 İlkteşrin 1923’de (19 Ekim 1923) Osmanlıca harfler ile basılarak yayınlanmıştır.
Malatya’da ilk gazetenin hazırlandığı 1923 yılından günümüze kadar yayınlanan her gazete sayfası, kentin kültürel kimliğinin bir aynası olarak, hür iradesini ortaya koyan, her kesimden, her fikirden insanların görüşlerini yansıtan, Malatya’nın kültür, edebiyat, sanat, siyaset ve daha pek çok alanda gelişmesini sağlayan, aynı zamanda da kentin yakın tarihini belgeleyen önemli bir arşivdir. Ancak, üzülerek de olsa belirtmeliyim ki Malatya gazete arşivlerine sahip çıkamamıştır. Birçok gazete, sahipleri tarafından ya hiç arşivlenmemiş, ya da gerekli özen gösterilmediği için yangınlarda, basit su baskınlarında yok olmuştur. Ciltlenerek arşivlenmiş gazetelerden, soba tutuşturmak için kullanılarak yok edilenler dahi vardır. Yine de bu olumsuz koşullara rağmen günümüze kadar ulaşmış ve 1923-2015 yılları arasında yayınlamış yaklaşık 130.000 adet yerel gazeteyi dijital olarak arşivleyerek Malatya basın tarihine ait bir kaynak oluşturma şansını yakaladım. O gazeteler ile geçmişe gitmek, adeta o günleri yaşamak, gazeteciler ile sohbet etmek gibi benim için.
Malatya’da 1923 de başlayan yerel gazetecilik süreci bir bütün olarak ele alınıp incelendiğinde, Türk Basın Tarihi açısından da küçümsenmeyecek bir deneyim ve bilgi birikiminin varlığı dikkati çekmektedir. Üzerinde durulması gereken bir diğer önemli nokta ise ilk yerel gazetenin çıktığı 19 Ekim 1923 tarihinden itibaren günümüze kadar kesintisiz olarak gazeteciliğin yapılmış olması, en az bir gazetenin yayınlanmış olmasıdır. Malatya’da yerel gazetecilik, süreç içerisinde çok sayıda sorunla karşılaşmış, mücadeleler vermiş ve bunların sonucunda kazandığı bilgi birikimi ve deneyim ile bugünkü konumuna gelinmiştir. Bir diğer dikkat çeken nokta, yerel basında mesleğe başlamış çok sayıda başarılı gazetecinin, çalışmalarını ulusal basına taşımaları olmuştur. Malatya yerel basını adeta bir gazetecilik okulu işlevi ile gazetecilerin gelişimine katkı sağlayarak onların ulusal basında görev yapabilecek yeterliliğe ulaşmalarını sağlamıştır. Herbiri çok önemli bir kamu görevini yerine getiren, kentinin sesi olan ve 1923’den beri “Zamana tanıklık eden” gazeteleri hazırlayarak “haberdar” olmamızı sağlayan bütün basın mensubu ve çalışanlarına sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
____________
(SİYAH BEYAZ FOTOĞRAF: 1960'lı yıllarda Gayret Gazetesi Matbaası'nda gazetenin kurucusu merhum Hüseyin Karataş (soldan 2.) ile gazete ve matbaa çalışanları)