SON DAKİKA
SON DEPREMLER
Bülent Korkmaz

Arslantepe Neden Listede?

Arslantepe Neden Listede?
A- A+ PAYLAŞ

Bülent KORKMAZ

deybayah@gmail.com

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), Malatya/Orduzu’da bulunan Arslantepe Arkeolojik Alanını, 2014 yılı içerisinde ‘Dünya Kültür Mirası’ listesine (geçici) almıştı. 20. yüzyılın başlarından beri varlığından haberdar olunan, 1930larda Geç Hitit Çağına(1) ait muhteşem aslan ve kral heykelleri ile kabartmaların yerinden kaldırılıp Ankara’ya götürüldüğü, 1961 yılından itibaren ise İtalya/Roma La Sapienza Üniversitesi’nin düzenli olarak kazdığı ve birçok disiplinle ortak hareket ederek ulaştığı bilgiler, Arslantepe’nin insanlık tarihindeki örnek ve eşsiz yerini ortaya koyarken, UNESCO’nun kararı tüm bu çalışmaları taçlandıran, başarılı öğrencilere verilen türden, bir “takdirname” oldu.  

UNESCO’nun bu kararı almasında hangi ölçütlerin esas alındığı bugüne kadar, bildiğimiz kadarıyla, pek gündeme gelmedi, o konuda bir açıklama veya yayın yapılmadı. Kurumun resmi Internet sitesinin İngilizce sayfasında yaptığım inceleme, Arslantepe’nin niye listeye alındığını ortaya koymakla koymuyor, bu alanın eşsizliğini bir kez daha anlatıyor, gözümüzden kaçan veya unutmuş olabileceğimiz bazı noktaları dikkatimize sunuyor ve Arslantepe’nin korunarak, gelecek nesillere aktarılması konusunda neler yapmamız gerektiği konusunda ipuçları veriyor. 

Ölçütler ve Gerekçelendirmesi 

Arslantepe’nin listeye alınması, UNESCO’nun seçime dair yönergesinin (ii), (iii) ve (iv) maddelerine dayanarak gerçekleşti. 

Bu maddelerden birincisi “tarihsel süreç içerisinde veya dünyanın belli bir yerindeki kültür sahasında, mimarlık, teknoloji, anıtsal sanatlar, şehir planlaması veya çevre düzenlemesi alanında insanoğlunun (ve kızının) yarattığı değerlerin değişimi, aktarımına”, ikinci ölçüt “yaşayan veya ortadan kaybolmuş kültürel gelenek veya uygarlığa ait tek (özgün) veya olağanüstü düzeyde örneklik durumuna” vurgu yaparken, son madde ise “inşa, mimari ve teknolojinin seçkin bir örneği olma veya çevre düzeninin insanlık tarihinde önemli aşamaları göstermesi” hususlarına atıfta bulunuyor.  

Ölçütleri bir kenara yazarak, Arslantepe’nin neden listeye alındığını ayrıntılı bir şekilde anlatan yaklaşık 7 sayfalık (http://whc.unesco.org/en/tentativelists/5908/) raporu inceledik. 

‘Açıklama’ başlıklı giriş bölümü ile ‘Üstün Evrensel Değerin Gerekçelendirilmesi’ başlığı yukarıda bahsi geçen ölçütleri Arslantepe ile ilişkilendirerek anlatıyor.

Şehir merkezine 5, Fırat Nehrine 15 km mesafede, 4 hektar büyüklüğünde, 30 metre yüksekliğindeki höyük yapısının en az MÖ 6. binyıldan Geç Roma Devrine kadar iskân gördüğü, Yakın Doğudaki belli başlı uygarlıkların kavşağında yer alan sitenin Mezopotamya, Anadolu ve Güney Kafkasya ile bağlantılı birçok önemli olay ve değişime tanıklık ettiği, La Sapienza Üniversitesinin yaptığı kazı ve araştırmalar sayesinde, Yukarı Fırat Bölgesi tarihinin aydınlandığı ve insanlık tarihindeki şu önemli evrelerin saptandığı belirtilmekte: İlk merkezi siyasi ve ekonomik sistemleri oluşturan hiyerarşik toplumların ve akabinde bürokrasinin ortaya çıkışı ve işlerlik kazanması, insan emeği üzerinde sistematik bir kontrolün oluşturulması ve bu belirtilenlerin sonucunda, hegemonya ve devletin şafağının atması…

Ana yapısı mükemmel derecede korunmuş, MÖ 4. binyılın ikinci yarısına tarihlenen dünyanın ilk kamu “sarayı” etrafında şekillenen yapılar (idari işlevi de olan bir tapınak, depolar, anıtsal giriş kapısı, koridorlar, avlu, karşılama bölümü, diğer idari bölümler gibi) ile 220 türden fazla farklı baskı taşıyan binlerce kil mühür, kırmızı ve siyah renkteki duvar süsleme ve resimleri mekânın esas çekicilikleri. Arslantepe kazıları öncesi, Yakın Doğu’nun başka yerlerinde bu tür saray yapılarının varlığı ortaya çıkarılmıştı ancak “bizim saray” buraların MÖ 3. binyıl saraylarına 5-6 yüzyıl fark atıyor. 

Ortaya çıkarılan tüm yapılar ve bulguların önemini yadsımamakla birlikte, tarih-arkeoloji alanında “okuryazar düz bir vatandaş olan” şahsıma sorarsanız, “Arslantepe’yi Arslantepe yapan”, daha açık ifadeyle Arslantepe’de en erken devlet sistemlerinden birinin ortaya çıktığını ileri sürebileceğimiz en önemli kanıt, mal alışverişi veya taksimi sonrası, tekrar kullanılmasın diye, kırılarak bir kenara atılmış kil mühürler. Tarihin o döneminde yazı, Sümerlerin Uruk şehri hariç, hiçbir yerde kullanılmadığı için bulguların yorumlanması olağanüstü derece zordur. Arslantepe’de bulunan bu güzelim -ve doğası gereği küçük- kil mühürler “esasın” kanıtı oluyor. 

Arslantepe’de bulunan en dikkat çekici, en görkemli eserler ise bakır ve arsenik alaşımıyla imal edilmiş, kabzası gümüşle süslenmiş, dokuz metal kılıç. Dünyada ilk kez kılıç kullanıldığının kanıtı Arslantepe’de ortaya çıkıyor ve bu kılıçların en yakın takipçileri bin yıl kadar ortada gözükmüyor. Anlayacağınız, bugüne kadar toprak altından çıkartılabilen en eski kılıçlar Malatya’da bulundu ve Kernek’teki müzemizin vitrinlerini süslüyor. 

Kılıç niye var, cevabı çok basit: Üretimi ve ekonomiyi elinde tutanlar silah olmadan bunu sağlayamazlar. 

UNESCO, Arslantepe’nin önemini, benzer yapılarla karşılaştırarak da ortaya koyuyor. Irak’ta bulunan Uruk-Warka örneğiyle yapılan karşılaştırmada, buranın aynı döneme tarihlenen kamu mimarisi ve benzer süreçlere sahip olduğunu, saray yapısı diyemeyeceğimiz farklı bir mimarisinin bulunduğunu, ancak çok kötü hasar gördüğünü belirtiyor. 

Koruma, İzleme ve Peyzaj

Arslantepe’nin listeye alınmasında sadece tarihsel önemi, özgünlüğü, yapılar, buluntular etkili olmamış. Şunlar da sebepten sayılıyor:

-1961 yılından beri yapılan kazılar ve bununla bağlantılı çalışmalar sonucu elde edilen bilimsel bulguların kazı heyeti başkanı Prof. Dr. Marcella Frangipane’nin Amerika Ulusal Bilimler Akademisine seçilmesi. 

-Türkiye Cumhuriyeti'nin alanı yasayla koruması ve Arslantepe Açık Hava Müzesi'nde sergilenen yapıların tamamen orijinal olması ve sonradan eklenen herhangi bir yapının olmaması.

-Süreç içerisinde ortaya çıkarılanlar düzenli olarak korunuyor, konservasyon çalışmaları yapılıyor, site sürekli izleme halinde ve çıkarılan eserler Malatya Müzesi'nde sergileniyor. Yani bulunanları günümüz insanının görmesi de önemli.

-Arkeolojik katmanlarda herhangi bir hasarın olmaması, delik açılmaması, müzenin üzerini kaplayan ahşap çatı sisteminin uygun iklim koşulları ve ışık sağlaması, çevre üzerinde tarihsel dokuya zarar verecek pek bir görüntünün olmaması ve ziyaretçilerde tarihsel atmosfer duygusu uyandırması olumlu bulunuyor.

Bir nokta daha var ki yukarıdakilerden ayrı bir yere yazmak gerekiyor. Tepeye çıktığınızda tüm Malatya ovası ayaklarınızın altına seriliyor, eskisiyle yenisiyle şehri, Tohma + Fırat’ı görüyorsunuz. Kayısı bahçelerinin arasına serpiştirilmiş gibi duran evleriyle Orduzu ve Eski Malatya manzarayı taçlandırıyor. Ne var ki değişen yaşam şartlarının dayatmasıyla bu eşsiz mekânla bütünleşen, geleneksel mimariyi yansıtan kerpiç evler ve yaşam birer birer ortadan kalkıyor ve raporda – Açık Hava Müzesine ulaşan sokaktaki evlerin restore edilmesi olumlu bir gelişme olarak belirtilse de – Arslantepe’nin geleceği için bu “tehlikeye” işaret ediliyor.

_______________________________

(1)Halen Ankara’da müzede sergilenen eserlerin bulunduğu dönem ile İtalyanların kazı yaptığı bölüm tamamen farklı dönemlere işaret ediyor. Arslantepe’yi ziyaret ettiğinizde sizi ilk karşılayan taklit aslan ve kral heykelleri ve kabartmalar ile kazı sahası arasında ilinti kurmaya çalışmayın. 

FOTOĞRAF: Arslantepe..  2014 yazında, gazeteci ağabeyim Selahattin Gökatalay ile kardeşim Güler Hazar, Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Marcella Frangipane ile bir röportaj yapmıştı. Benim de tanıklık ettiğim bu görüşmenin tamamı Yeni Malatya ve malatyahaber’de yayınlanmıştı. Sağ olsun hocamız ve asistanları, o kadar işinin arasında, ekibe büyük ilgi gösterdi ve anlattıklarından ortaya çok güzel bir çalışma çıktı. Bu röportajın bugüne kadar yapılmış en kapsamlı “Arslantepe + Frangipane” röportajı olduğunu düşünüyorum. 

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

Bülent Korkmaz yazıları