Bir Ali Rıza Vardı
Bülent KORKMAZ
deybayah@gmail.com
Bizim çocukluğumuzda çizgi roman kahramanları vardı
Teksas Eyaletinin bağımsızlığı için çarpışan Çelik Bilek ve arkadaşları Profesör Öklitus ve Rodi, İngiliz işgalcilere boyun eğmeyen Ontario Kurtları Kaptan Swing ile Mister Blöf ve Gamlı Baykuş, Darkwood Ormanının efendisi Zagor Tenay ile kankası Çiko, iyilerin dostu kötülerin amansız düşmanı, yüzünü kimselerin göremediği Kızıl Maske, Tom Miks, Zembla, Mandrake, Jericho, Gordon, Mister No vesaire
Bu hayal ürünü kahramanların öykülerini büyük bir hazla okuyor ve mutlu oluyorduk. Çünkü hep iyiler, yani kahramanlarımız, kazanıyor, kötüler belasını buluyordu.
Ve bu kahramanlarımız asla yaşlanmıyor, hastalanmıyor ve ölmüyordu
***
Bizim çocukluğumuzda bir Malatyaspor vardı
1981 yılında amatör kümeye kadar düşmüştü. İmdada Atatürkün 100. doğum yıldönümü dolayısıyla çıkarılan futbol affı yetişmiş ve ligler yeniden oluşturulmuş ve takımımız doğrudan 2. Lige, yani bugün de oynadığı yere, alınmıştı.
Takımın yönetimini Malatyasporun efsane başkanı Sayın Nurettin Soykan üstlenmiş, alelacele sil baştan oluşan bir kadroyla sezona giriş yapılmıştı. O tarihe kadar çoğunlukla 2. Ligin sıradan bir ekibi olan Malatyaspor, başarılı bir performans çizip ligi Orduspor ve İskenderunsporun ardından 3. sırada bitirince, Acaba denmişti, biz şampiyon olup rüyalarımızda gördüğümüz 1. Ligi, Galatasarayı, Feneri, Beşiktaşı, o yıllar şampiyonluklara ipotek koymuş Trabzonsporu Malatyada seyredebilir miyiz?
Bir sezon önce bir kadro oluşturulmuş ve bu kadro oturmuştu. Sadece eksik olduğu düşünülen 3 bölgeye oyuncu transfer edilmişti.
***
Bizim çocukluğumuzda; hep çocuk kalmayı, çocuk kadar saf ve temiz kalmayı, kahramanlarının hep kazanmasını, genç kalmasını, büyümemesini ve ötesini hiç istemeyenlerin halen ezbere (bu satırların yazarı 6 ay öncesinin kadrosunu bile anımsamıyor artık) sayabildiği efsane Malatyasporunun efsane bir kadrosu vardı:
Çetin
Melih
Cengiz
Fuat
Tümer
İbrahim
Selim
Necmettin
İhsan
Muzaffer
Kaptan Sefa Tatlıcı
Oktay Çevik
Feridun Özütok
Bünyamin
Ve
Ali Rıza Tunçyürek
***
1983-84ün bu Malatyasporu, o günleri gören biz şanslı fanilerin gördüğü en muhteşem Malatyaspordu. O renkler sonradan Türkiye Liginin üçüncüsü bile olmuştu ama bizim için varsa yoksa o kadroydu; çünkü herkesi ama herkesi yenmişti.
30 maç oynamış, sadece 2 kez sahasında, 5 kez dışarıda berabere kalmış, evinde yenemediklerini dışarıda (Mardin ve Diyarbakır), dışarıda yenemediklerini evinde (İskenderun, Elazığ, Antep, Urfa ve Van) bozguna uğratmış, 2. yarının 2.maçında İskenderunsporu 1-0 yenip puan farkını, 2 puanlı sistemde, 7 yapınca, futbol dünyasının fantezileri arasında sayılan bir hedefe, yenilgisiz şampiyonluğa kilitlenmişti.
Ve bunu başarmıştı da
***
23 Şubat 2009 Salı günü ajanslara düşen bir haberden vefatını öğrendiğimiz sevgili Ali Rıza Tunçyürekin, Ali Rıza Abinin, bu başarıda büyük payı vardı.
İzninizle kısa bir şahsi bilgi vereyim, çok önceleri de bahsi geçmişti tekrar olsun. Yaşamını futbol+ kitaplar üzerine oturtmuş, birincisiyle aktif ve pasif tüm ilişkilerimi kesmiş durumdayım, biraz da okuma yazma bilen birisi olarak, ortaokulda iken futbol organizasyonlarıyla ilgili notlar tuttuğum bir defterim var. Bu defterimin şanlı sayfalarını Malatyasporun o şampiyonluğunun öyküsü oluşturuyor. Kendimce yazmışım işte! Basit, basit şeyler
Bilgin unutur, kalem unutmazmış! İşte bu hesaptan bazen işe yarıyor.
Hem belleğimizde kalanlara hem deftere göre; Ali Rıza Abim neler yapmış neler o şampiyonluk mücadelesinde
Sezon başında 1. Lig takımlarıyla 2 özel maç oynamışız. Beşiktaşla 1-1 berabere kalmışız, Ankaragücü ile 2-2. Bu maçların gollerini hep Ali Rıza atmış, taraftar bu inanılmaz gözüken sonuçlarla daha baştan şahlanmış, şampiyonluğa inanmış.
Yeri gelmişken, şampiyonluktan bir sezon önce Malatyasporun kupada bir çıkışı olduğunu anımsatalım. Birkaç takımı eledikten sonra elendiğimiz takım dönemin flaş ekibi Boluspor. Malatyaspor, sahasında Boluspora tek devre kafa tutabiliyor ve beraberlik golü Ali Rızadan geliyor, Bolu forması giyen Rıdvan Dilmenin de bir golüyle maçı 3-1 kaybediyoruz ama rövanşta, elensek bile, 2-1 kazanıyoruz.
Şampiyon olunan sezonun sonunda Ali Rıza, efsane golcü Oktay Çevikle 12şer golü rakip filelere bırakırken, dev maçların golcüsü bir başka efsane Feridun Özütok da 10 gole imzasını atıyor.
Bu maçlar içerisinde, Ali Rıza Tunçyürek adına, akıllarda kalanlar, yenilgisiz şampiyonluk derdine düşülen o hayal günlerde, Malatyasporun Kırşehirde 2-0 geriye düşüp 3-2 kazandığı maçta Ali Rızanın 2 gol atması ve şampiyonluk şöleninin yapıldığı Elazığ maçında yine 2 gol birden atmasıydı. Elazığ, doğal olarak, Malatyayı yenme umuduyla gelmişti. Ali Rızanın gollerine Fuat ve Feridun eşlik edip skor 4-0 olunca, kale arkasında bulunan rakip takım seyircilerinden öyle bir sigara dumanı bulutu yükseldi ki; unutmak ne mümkün!
Yeri gelmişken; o yıllarda insanlar futbolu severek izler, bilet verilerek değil parasıyla bilet alarak izler, sabahın erken saatlerinden stada girdiği olur, 200 binlik şehir 20 bin kişilik tribünü doldururdu.
Ben o tribünlerde çiğ köfte yoğrulduğunu da tavla oynandığını da gördüm.
Sonra Malatyaspor 1. Lige çıktı. İlk yıl kümede kalmak için büyük çaba harcadı. Şampiyon olunduğunda ve lige çıkıldığı sene takımı çalıştıran sevgili Nihat Atacan Hocamız Ali Rızaya pek şans vermedi. Ben çocuk aklımla, Ali Rızayı çok seviyor ve tutuyorum ya, buna bozulur, oynamalı diye düşünürdüm.
Nitekim Ali Rıza görev aldığı maçlarda katkı sağladı, kritik penaltılar, goller kazandırdı.
Sonra Malatyaspordan ayrılıp başka kulüplere gitti
***
Ben, merhum Ali Rıza Tunçyürek ile sadece 1 kez yüz yüze görüşebildim. Birkaç yıl önce Ali (Cengiz) Bey, İnönü Stadında, gel seni birisiyle tanıştırayım, dedi. Güler yüzlü, orta yaşlı birisi, tanımadım, Ali Rıza dedi, hemen boynuna sarıldım, heyecanla sen benim çocukluğumun kahramanısın dedim.
Sonra
2007 sonları galiba, Ünyeye bir maça gitmiştim. Maçın gözlemcisi Trabzon bölgesinden Şenol Kutrup idi. Şenol Hocaya, Ali Rıza abinin ne yaptığını sordum, onda bir hastalık çıktı, çok korkuttu ama atlatmış, sorun yokmuş türünden bir şeyler söyledi, sevindim.
Meğer o illet hastalığı atlatamamış!
***
Sevgili Ali Rıza Tunçyürek,
Bizleri hep güldürdün, belleklerimizde güzel hatıralar bıraktın. Seni hep İnönü Stadı çimlerinde sarı-kırmızı forman, güçlü fiziğinle koşarken, hava topuna yükselirken veya sert şutlar atarken, rakip kalelere golleri bırakıp o gülen yüzünle biz tribündekilere koşarken anımsayacağız
Işıklar içinde yatasın!