Şöhret Olmuşuz, Haberimiz Yok!
Şöhret Olmuşuz, Haberimiz Yok!
Bülent Korkmaz/Heigenbrücken Beldesi
Yüce güçlerin güzel dünyamıza bir hediyesi olan sevgili halkım benim
Cennet vatanını cehenneme çevirmek için elinden geleni yaparsın, sonra orayı beğenmez Alamanyalara gidersin.
Buraya gelir, burası da az buz cennet değil, haklarını yemeyelim, burayı beğenmez, memlekete nasıl döner, düzen kurarız diye kıvranıp durursun.
Almanyadaki Türkler mevzusu hususunda şimdilik diyeceğim budur.
Dahaydı eyvallah.
***
Ömrü hayatımızda şöhret olmak gibi bir derdimiz olmadı. Kimseye Top sıtar yarışmasına bizi de yazın demedik. Yıllar içerisinde yaptığımız işe güce bakış açımız da bu yönde oldu; o iş nasıl yapılmalıysa, doğrusu neyse, onu gerçekleştirmeye çalıştık. Yani millet bizi alkışlasın, omuzlarına alsın, üzerimize çiçek atsın, canhıraş feryatlarla önümüze atılsın, ayakkabımızdan viski içsin gibi dertlerin de sahibi olmadık çok şükür
Gel gör ki, şu Alaman illerinde Mişmişistanlı hemşerilerimizin gözünde, Malatyahaber.Kom sayesinde amaçlamadığımız halde şöhret olmuşuz, haberimiz yok. Daha geçen hafta Arguvan Türkü Festivalinde, memleketin bir haklı şöhreti, sinemamızın medar-ı iftiharlarından Tarık Akanın yanında, foturaf veren ben garip Bülent Korkmaz, bir hafta sonra Alamanyalarda, sanal alemin yarattığı şöhretin keyfini yaşamaktayım, iyi mi?..
Daha doğrusu, Malatyahaber şöhret buralarda, biz de ondan sebepleniyoruz. Elimizi sıkan, fotoğrafımızı çeken, tebrik eden, siz misiniz? diyen azımsanmayacak sayıda. Buradaki Malatyalılar için bu site vazgeçilmez bir kaynak. Olanı, biteni siteden öğreniyorlar. Hatta Malatyaspor Avrupa Sorumlusu sevgili Halil Üstündağ ağabey gibi tutkunlar sabah ilk iş olarak siteye girmeyi vazife sayıyor, haberlere-yazılara bakmadan işe gitmiyorlar.
Memlekette yaşanan ve orada olanların önemsemediği en sıradan hadiseler bile buradakilerin ilgisini çekiyor, dikkatle izlenip, değerlendirmesi yapılıyor.
Malatyalıyı altın kafese koymuşlar, ula bunu niye mişmiş ağacından yapmadınız? demiş.
Yeri gelmişken, sanal alemde iki adet yanlış anlamayı buradan düzeltmeye çalışayım:
Bir: Malatyahaberi ben yapmıyorum. Sadece fırsatım olduğunda yazı karalıyorum, o kadar. Bu sitenin başında duran, çekip çeviren, tükanın darabasını her gün kaldırıp indiren, Hamikoğullarından, Celal Beg ve Nazmiye Hanımın büyük oğlu İsmet Yalvaç abimdir. Ve dahi ona her daim İstanbuldan destek sağlayan, omuz veren, Kozluklular'dan Ali Beg ve Remziye Hanımın küçük oğlu Suat Kozluklu kardeşimdir.. Ve tabi, bu işi hepimizin başına çıkaran büyük oğul Fuat Kozluklu'yu da unutmamam lazım..
İki: Açıkçası bana da gına geldi. Başlarda bir kez yazmıştım. Son kez söylüyorum: Ben, Galatasaraylı Bülent Korkmaz değilim. Kendisini Türk futbolunun gelmiş geçmiş en büyük profesyoneli olması hesabıyla severim. Ama hiçbir yakınlığımız yok, sadece isim benzerliği. Alamanyada otel rezervasyon listesine bakan Türkler Malatyaspor Bülenti transfer etti sanmışlar.
Konumuzla ilgisi olmamakla birlikte Osman Çağlı, Mıh Osman, amcamızın geçen sezon oynanan Fenerbahçe-Galatasaray maçında Arif Erdemi oyuna alan Gheorge Hagiye eleştirisini, daha önce yazacaktık unutmuşuz, buraya yazalım:
Oğul bu Arif benim yaşımda... Maçı nassı dönderecek?
***
Almanyayı soracak olursanız, daha önce dokuz yüz on yedi bin altı yüz defa söylenen şeyi tekrar edeyim:
Güzel, yeşil, temiz, düzenli, yere tükürülmeyen bir memleket. Ayakkabı boyacısına ihtiyaç yok.
Ama alışmak ve sevmek için, buraya sonradan gelmek değil, burada doğmak lazım. Yoksa zor.
Çalışkanlar ve işlerini severek yapıyorlar. Bu hususta en güzel örnek, otelde her işe canla başla, yüzündeki gülümsemeyi eksik etmeden, koşturan Anna Hanım olsa gerek.
Bir ara şu gızı Çırmıhtıya götürsek, hazır iş zamanı, şareyi de töker, bulguru da gaynatır, turşuyu da basar, hatta bu işlere şekil verir, formatı değiştirir, trend yapar diye düşünmedim diyemem. Gel gör ki, bizimkiler Almanca öğrenemeyeceğine, gızın da Türkçeyi öğreneceği vahta kadar gış geleceğine dikkat ederek, Annamız bacımız olsun dedim ve vazgeçtim.
***
Ayrılmadan bir adet, fırından teze çıhmış Öz Malatya Öyküsü servis edelim. Yalnız mevzuyu nakleden kaynağımızın selameti açısından (bakınız The Vaşinkton Post kastesi, 70li yıllar, Watergate Skandalı, bilgiyi sızdıran efbiayın ikinci adamı Derin Hirtlek Mark Felt hadisesi) yer ve kişi isimlerini değiştiriyoruz.
Malatya Nahana Küftesi Severler Kulübüne takılan 20 kadar alkolist hemşerimiz içerler, içerler, içerler Sonra içlerinden birinin eve gideceği tutar ve gider. Bu, Kör Abdulrezzak isimli bir yurttaşımızdır. Aradan bir süre geçer. Telefon gelir: Hak vaki olmuş, Abdulrezzak Efendi geçinmiştir. Toplanılır, hastaneye gidilir, kafalar halen dumanlıdır haliyle, içlerinden en ombudsman ve akil olanına denir ki, Cenazeyi morgdan al, köyüne götürek, gömek. Alınır, gidilir, köyde tabut açılacak, merhumun bacısı da anan öleydi ağıtları içerisinde yanaşır. Tabut açılır ki ne açıla! Tam bir amanın uşah buda mı başımıza gelecegidi? durumu.
Morgdan yanlışlıkla başka bir şahsa ait ceset alınmıştır.
Azzet Bacı bu bizim Abdulrezzak değil derse de, akil adam ya bacı senin gardaşın bu işte ha diye birkaç dakika diretir. Gel gör ki, ekipten başka bir akil adam hışımla "gözleri açık gitmiş başka merhuma ait" cesedi işaret edip son noktayı koyar:
Ula biz bizimkine niye kör diyidik? Bahsene bu herifin iki gözü de görüyü
YAZIYA FOTOĞRAFLAR (Üstte): Malatyasporun kamp yaptığı sahanın girişinde biz (kırmızı tişörtlü) ve Alaman hemşerilerimiz. (Altta) Bundan bir hafta öncesi Arguvan Festivalinde Tarık Akan ve yine biz (sağ baştaki)..