Malatyaspor, Brezilyalılar ve Yabancı Sayısı
Bülent KORKMAZ
deybayah@gmail.com
Malumunuz olduğu üzere, kısa bir süre önce, Türkiye Futbol Federasyonu Spor Toto Süper Ligde gelecek sezondan itibaren kulüplere, 28 kişilik takım kadrolarında 14, 18 kişilik maç kadrolarında ise tamamı ilk 11’de oynayabilecek şekilde 11 yabancı futbolcu bulundurma hakkı verdiğini duyurdu.
Kamuoyunda ‘Süper Lig kulüplerine sınırsız yabancı oynatma hakkı verildi’ diye de algılanan statü değişikliği, yaklaşık 27 yıl önce yaşanan, “Malatyaspor merkezli” yabancı futbolcu tartışmasını anımsamama yol açtı.
Şimdi amatör ligde oynayan Malatyaspor’un tarihinde kısa bir gezinti yaptıktan sonra meseleyi aktarmaya çalışalım.
***
1966 yılında kurulan Malatyaspor, 1980lerin başına kadar, bir sezon hariç, 2. Ligde oynamış, şimdiki Süper Ligin karşılığı olan 1. Ligin kapısını zorlayamamıştı. Merhum Nurettin Soykan’ın başkan olmasıyla çıkışa geçen Malatyaspor, 1983-84 sezonunu yenilgisiz şampiyon tamamlayıp emeline ulaşmıştı. 1. Ligde ilk iki sezon kümede kalma savaşı veren sarı-kırmızılı ekip, 1985-86 sezonu Turan Çevik yönetiminin işbaşına gelmesiyle ateş hattından uzaklaşıp üst sıralara doğru yükselişe geçmiş ve Fenerbahçe’nin ardından ligi averajla 6.sırada tamamlamıştı. Puan sıralamasındaki konum çok önemsenmeyebilirdi ama takım iyi futbol oynamış, sıradan bir ekip olmaktan çıkıp çekinilen-korkulan bir güç olmuş ve aldığı sonuçlarla lig şampiyonunun belirlenmesinde başrol oynamıştı.
Bir sonraki sezon rüya gibiydi…
Oldukça kaliteli oyunculardan kurulu kadroyla lige başlayan Malatyaspor, Türk futbolunun 4 büyüklerini bir sezonda yenme başarısı gösteren ilk takım oluyor ve 1987-88’i, Galatasaray ve Beşiktaş’ın ardından, 3. sırada tamamlıyordu.
Bu sezonun sonunda Malatyaspor’da yönetim değişikliği yaşanmış ve başkanlığa Nurettin Güven gelmişti. Onunla, daha doğrusu onun Brezilya’dan getirdiği yıldız futbolcularla birlikte, Malatyaspor ismi manşetlere taşınmıştı.
O zamanlar, futbolun uluslararası yapısı, oyunda bugünkü kadar yüksek paraların dönmemesi, Türk kulüplerinin mali gücünün görece orta halli veya düşük olması, statü düzenlemeleri gibi gerekçelerle yurtdışından futbolcu transferi zor işti. Dışarıdan transfer edilen futbolcuların önemli bir bölümü Yugoslav’dı (Malatyaspor’da oynayan Bakir Şolak gibi); bazen araya Alman “serpiştiriliyordu”.
İşte böyle bir “konjonktürde” Malatyaspor, rekor denebilecek düzeyde transfer bedelleriyle, Brezilya’dan 3 futbolcuyu transfer etmişti.
Bu futbolcular “tüm zamanların en artistik takımlarından” 1982’nin Brezilya milli takımında forma giymiş, kupanın en güzel 2 golünü atmış, sol kanat oyuncusu-forvet Éder Alexio de Assis, Serginho adıyla tanınan santrfor Sérgio Bernardino ve 1986 Dünya Kupasında yine aynı ülkenin kalesini korumuş, tek gol yiyerek, o da Platini’den, kupayı tamamlamış Carlos Roberto Gallo idi.
Bu oyuncuların gelişi-karşılanışı-gelmeyişi, bu yazıya sığmayacak apayrı bir öyküdür. Görüntülü basının tekeli TRT’nin Éder ile Serginho’yu canlı yayınına çıkartıp stüdyoda top sektirmesi mi, bu futbolcuların katılacağı sezon açılışı öncesi yüzlerce araçla yapılan konvoylar mı, mahşeri bir kalabalıkla yapılan sezon açılışı mı, Maradona adının bile Malatyaspor’la anılması mı, ne ararsanız artık!
Her şey iyi güzeldi de bir sorun ortaya çıkmıştı. Malatyaspor’un 3 yabancı futbolcusu vardı ve dönemin Profesyonel Futbol Yönetmeliğine göre 1. Ligde oynayan takımlar en fazla 3 yabancı uyruklu futbolcu ile sözleşme yapabiliyor, bunlardan sadece 2 tanesini ilk 11’de oynatabiliyorlardı. Üstelik yönetmelik sadece birkaç ay önce yeniden düzenlenip Resmi Gazete’de yayınlanmıştı.
Malatya’nın siyaseten güçlü olduğu yıllardı; yönetmelikte “tadilat” yapılıp 3 yabancı oyuncunun oynatılmasına izin verilebilirdi ama İstanbul basını öyle bir yaygara koparıyordu ki böyle bir şey mümkün gözükmüyordu. Anlaşılan 3 büyükler yaşanan gelişmelerden ürkmüştü, şampiyonluk ellerinden gidebilirdi ve bu duygu ve düşünceler içerisindeki İstanbul basını yönetmeliği savunuyordu. Tersi olsa ve o kulüplerden biri bu transferleri gerçekleşse, büyük bir olasılıkla, “bu çağdışı yönetmeliğin değişmesinin şart olduğuna” dair haberler okuyacaktık. Birkaç yabancı futbolcu transferiyle futbolda başarı gelmesi beklenemez ama sanki o günlerde Malatyaspor’un yarattığı hava futbol esnafının zihnini karıştırmış, her iki taraf da “bu iş olur” diye düşünmeye başlamıştı.
Malatyaspor söz konusu yönetmeliğin değiştirilmesi için girişimlerde bulunuyor ve işi “Bakanlar Kurulunun kararname çıkartması” türünden olmayacak mecralara zorluyordu.
Bu tartışmalar sürerken Başkan Güven ilginç çıkış yaptı ve Brezilyalılardan Éder’i “evlatlık alıp nüfusuna geçireceğini” söyledi.
Hep merak etmişimdir, bu öneriden Éder’in haberi oldu mu, söyledilerse nasıl tepki verdi ve teklifi kabul etse memleketteki anası-babası bu işe ne diyecekti? Acaba diğer ikisi değil de Éder, bizim havalinin insanına “en yakın benzeyen” esmerlikte olduğundan mı seçilmişti?
Bilemiyoruz ama 30 Temmuz 1988 tarihinde Görüş gazetesinde yayınlanan bir haber nüfusa geçirme işleminin mümkün olmadığını yazacaktı. Görüş, avukat Zeki Turhan’ın Medeni Kanunun ilgili maddelerine dayanarak yaptığı açıklamaya atıfta bulunarak bu haberi yapmıştı.
Zaten, Éder Boluspor’la oynanan 2 hazırlık maçının ardından ülkesinin yolunu tutacak ve dönmeyecekti. Birkaç ay sonra yönetim dağılacak, Carlos 2, Serginho 1 sezon oynayacak, beklenen şampiyonluk gelmeyecek ve üstüne üstlük Malatyaspor 2 sezon sonra küme düşecekti.
GÖRÜŞ Arşivinden
Malatya’nın yayın hayatını sürdüren en eski gazetesi Görüş’ün arşivinden, o döneme ait haberlerin yer aldığı sayfalardan bir bölümünü dikkatinize sunuyorum. Haberler, o sene (1988) Malatyaspor’un gündemi nasıl işgal ettiğine dair fikir verebilir.
20 Temmuz: Éder ve Serginho’nun İstanbul’da imza attığına dair transfer haberi manşetten verilmiş; hemen altında Türkiye’nin Malatyaspor’u konuştuğu yazılıyor. Biraz daha aşağıda ise Brezilyalı futbolcuların gördükleri ilgiden duyduğu mutluluk aktarılmış.
22 Temmuz: Brezilyalılar Bolu’daki özel maçta sadece 17 dakika oynayıp çıkmışlar. Gerekçe, İstanbul’a gelen Carlos’u karşılamaya gidecek olmalarıymış. Ayrıca solda 2 sütuna, İstanbul basınının çifte standardını eleştiren bir yazı var.
23 Temmuz: 3 futbolcunun birden sahadaki 11’de oynayamayacağına dair bir haber görülüyor. Ayrıca merhum Ramazan Kölük köşesinde söz konusu yönetmeliği irdeliyor.
28 Temmuz: Malatyaspor’un yönetmeliği değiştirmek için girişimleri aktarılıyor.
29 Temmuz: “Gerçekten” muhteşem (karşılamayı-açılışı izleyen binlerce kişiden biri olarak tanığım) sezon açılışı haberi. Éder’i dünya gözüyle 25 dakika kadar izlemişiz. 80lerin efsane Gırgır mizah dergisinin “Brezilya Antrenmanından Notlar” haberinde (!) “Teknik Direktör Tele Santana, bin metreden gol atamayan Éder’i antrenmandan kovdu” dediği oyuncu, Boluspor’la İnönü Stadında oynanan hazırlık maçında, o meşhur şutlarından birini atıyor ve kaleciden mi direkten mi dönen topu Serginho tamamlayıp gol yapıyor.
30 Temmuz: KHK beklentisi haberi manşette ama alttaki 2 haber filmin koptuğunun işareti. Éder, Brezilya’ya gitmiş. Döneceği söyleniyor ama hiçbir zaman dönmedi. Sağdaki haber ise, bir hukukçunun açıklamasına dayanarak, Brezilyalı oyuncunun evlatlık alınamayacağını anlatıyor.
***
Sanal yazarınızın futbolumuzda yaşanan, Süper Lig eksenli, yabancı sınırlamasının kaldırılmasına dair fikrini merak etmezsiniz ama yine de “özce” söyleyeyim:
Eğer bu değişiklik “Türk futbolcuların maliyeti çok yüksek ve yurtdışından daha ucuza transfer yapabiliriz. Yüksek maliyetli yerli oyuncular kulüpleri ekonomik açıdan batırdı” güdüsüyle yapıldıysa a) Türk futbolu iflas etmiştir b) bu kuralı getiren futboldan hiç anlamıyordur c) a ve b d) Hiçbiri çünkü uzun süredir aktif ve pasif futbolun dışında olan ben bu işi tamamen unutmuşum.
Hayatta bir şeyleri başarma açısından bakacak olursak, hiçbir ülkenin insanın başka ülkeninkinden “daha çok veya az zeki” olduğunu düşünmüyorum. Öyle olsa 2 milyon küsur Türk kökenli insanın yaşadığı Almanya’dan, Türkiye’dekinden daha çok sayıda uluslararası kalitede oyuncu çıkmazdı. Sisteminiz bozuksa futbolcu da yetiştiremezsiniz tornacı da.
Ayrıca futbolda son sözü her zaman yetenekli oyuncular söyler, kulüpler bu futbolculara sahip olmadan başarılı olamaz. Düşük transfer bedeliyle de kimse size Ronaldo veya Messi’sini vermez. Kulüpler, yüksek bedelli yerli oyuncu transferinden batmış olamaz veya tersi yapılarak (11 yabancı transferi) maliyet toparlanamaz. Yabancı kısıtlaması getirip, hepsi yerli olacak diye şart getirerek de sorunu çözemezsiniz. Kulüpler mali çöküşe uğramışsa sebebi kötü yönetilmeleridir ve uçuk transferler bunun sadece bir sebebidir.
Brezilyalılar transfer edildiğinde Malatyaspor’un şampiyon olacağını sanmış ve o minvalde yazılar yazmıştım. Bakıyorum da, aradan geçen yaklaşık 27 senede, Türk futbolunun “aklı” benim o zamanki “cahil” aklımdan sadece 14-3 = 11 rakam ileriye gidebilmiş.