“Götüreyim Nazlı Yâre Bir Çiçek”
Nevruz, Malatyalıların söyleyişiyle 'navrız' veya 'narvız', baharın müjdecisi çiçek.
Bülent KORKMAZ korkmazbulent@gmail.com
“Bahar gelsin şu dağlara gidelim, Gidelim belki derdimize de çare bir çiçek, Toplayıp devşirip de derman edeyim, Açılan yaramı sara bir çiçek.
Karataş’ta alageyik sesi var, O geyigin o ıssız taşta nesi var, Kavalın bir acı inlemesi var, Çobanı düşürmüş zara bir çiçek.
Ben de bir aşıkım Reyhani adım, Sorun çiçeklere az mı ağladım? Benim tabiattan tek muradım, Götüreyim Nazlı Yâre bir çiçek.”
***
Nedendir bilmiyorum, ne zaman baharın müjdecisi “navrız” aklıma gelse, ne zaman onun gül yüzünü, fotoğraftan bile olsa, görsem aklıma Âşık Reyhani’nin bu güzel dizeleri gelir. Bana göre bizim navrıza en güzel giden şiir, türkü Reyhani’nin yüreğinden, gönlünden gelen bu dizelerdir.
Elektrikli (örnek: Malatyahaber) ve elektriksiz medyada (örnek: Görüş) navrız üzerine geçmişte birkaç yazı yazmışlığım var. Fi tarihte “az ayrıntılı” denecek şekilde bir yazı yazmışlığım olmuş. (http://malatyahaber.com/haber/baharin-mujdecisi-navriz/)
Neyin nesidir niye merak eden varsa linki verilen yazıyı okuyabilir. Ancak o yazının tamamını okuma zahmetine girmek istemeyenler için “Nevruz, veya biz Malatyalıların söyleyişiyle “navrız” veya “narvız”, baharın müjdecisi çiçek. Yaşadığımız coğrafyada görece uzun süren bir kışın ardından güneş karları eritip toprağı ısıtmaya başlayınca, donmuş topraktan gözünü ilk o açar…” anımsatmasını yapalım.
***
İklimbilimcilerin ve bu işe bakan cümle bilim erbabının saptamalarına göre, dünyamız yaklaşık 11 bin 700 yıl öncesine kadar Son Buzul Çağı dediğimiz dönemi yaşıyordu. Atalarımız gezegenin orasına burasına dağılmış vaziyette, “doğalgaz faturası yine çok geldi; alt komşu yakmıyor biz üşüyoruz; evi mantolama yaptırmamız şart” türünden streslere girmeksizin, üşüye-dona günlerini geçiriyorlardı.
Uzatmayalım… İklim bu tarihten sonra değişmeye başladı –arada yaşanan dönemsel değişmeleri bir yana bırakırsak- “ilkbahar, yaz, sonbahar, kış” formatına dönüştü. En azından bizim yaşadığımız coğrafya için böyle. Tarıma ve akabinde hayvancılığa geçiş buzul çağının sona ermesiyle gerçekleşebildi.
Şüphesiz o gün olduğu gibi bugün de insanın yaşamında iklimin çok ama çok büyük önemi var. Bilhassa insanı ayakta tutan yiyecek-içecek üretimi doğrudan iklimle bağlantılı. Dünya için de böyle, Malatya’mız içinde…
Alışılagelen iklimin dışında ortaya çıkan iklim şekli bizi birçok bakımdan etkiliyor. Malatya’da iklim olgusu daha çok “kuraklık ve kayısı üretimi” bağlamında gündeme geliyor.
Malatya’nın havası, suyu, toprağı dünyanın en lezzetli meyvelerinin yetişmesini olanaklı kılar ama kayısı çok para ettiğinden iklimdeki değişiklik daha çok bu meyvenin ismiyle haberlere konu olur.
Çok değil, 30-40 yıl öncesine kadar dünya küresel ısınmanın bugünkü kadar etkisinde olmadığından kayısı ve diğer meyveler “ağacın alıştığı” dönemde çiçek açıyor ve don riski azalıyordu. Örneğin Malatya’da kayısının en erken çiçek açtığı yerlerin başında gelen Kale’de kayısı ağaçları 1 Nisan 1980 günü çiçek açmıştı.
Son yıllarda kayısının Şubat ayından itibaren çiçeklenip Malatya’yı beyaz bir gelinliğe bürüdüğünü biliyoruz.
****
Baharın müjdecisi navrız da küresel ısınmadan etkilenmiş ve son yıllarda Ocak sonuna varmadan topraktan o güzel boynunu, alımlı endamını gösterir olmuştu.
2016-2017 kış sezonu diğer yıllara göre “sert” geçince bizim güzelimiz çıkışını geciktirdi. Aslında kışın sert geçtiği, navrızın da geciktiği filan yoktu; kış bu sene “azleyin de olsa” geçmesi gerektiği gibi geçmiş; ağaçlar-bitkiler ona göre gardını almıştı.
Yaşı yarım asra ulaşmış, içindeki doğa sevgisini elinden geldiğince yaşatmaya devam eden arkadaşlarımdan bir heyet Şubat ortasından itibaren navrızı aramaya başladı. En sonunda, 17 Şubat Cuma günü, güneşin şavkını vurduğu Çırmıhtı Atmalı Vadisinin bir yerinde, ayaz ve rüzgara inat, Toprak Ana’nın bağrından boynunu uzatan navrızı Tuncay Havlucu kardeşim buldu.
Maalesef lüzumsuz dünya işlerine (an itibarıyla yüzde 99.99’nun gereksiz olduğunu düşünmekteyim) gark olmuş şahsım, dağa-tepeye gidip bu tarihi ana tanıklık edemedi. Üstelik 2017’nin ilk navrızını bulan dostum-gardaşım-çocukluk arkadaşım Tuncay Havlucu tarafından “operasyona” davet edilmiş olmama rağmen…
Bu arada Tuncay’ın ilk navrızı bulmasnın bizim açımızdan pek haber değeri taşımadığını; bunun bir çeşit “Messi/Ronaldo gol attı” türünden bir haber olduğunu kayda düşelim. Çünkü genellikle en ilk o buluyor Bulduğu navrızı ise babası İsmet Hoca’ya verdiğini duyduk; bahşiş aldı mı (navrız getirene bahşiş gelenektendir), lafını etmediğinden bilemiyoruz.
Özce:
Navrızı ilk bulan gardaşımın, bizlerin ve güzel memleketimizin gelecek günleri navrız kadar ışıltılı, navrız kadar aydınlık, navrız kadar güzel olsun…
__________ Fotoğraflarda 2017 yılının ilk navrızı, biri Tuncay’ın elinde olmak üzere, görülüyor. Diğerinde arkadaşımız arama-tarama yaparken. Bu güzel resimleri çeken ve kullanmamız için bize gönderen Salih Kayhan kardeşime teşekkürlerimi sunuyorum.