Transfer Mavalları
Bülent KORKMAZ
Yerel gazetelerin belki de en çok okunduğu ve arandığı dönem, sanılanın aksine, sezon içi değil futbolcu transferi haberlerinin yayınlandığı yaz aylarıdır. Aslında, basite alınan ve çoğu zaman aklı başında insanların veya bu işin içindekilerin gülüp geçtiği transfer haberleri Türkiye toplumsal yapısının önemli bir noktasını yansıtmaktadır: Yalan uydurmaya ve inanmaya olan eğilim.
Sanıyoruz, Selahattin Duman bir yazısında, medyadaki transfer haberleriyle avlanma sezonun açılması arasında bir paralellik kurmuş ve “atış serbest” demişti.
Doğrudur...
Hatta avcılar, atıcılar, define arayıcıları ve transfer haberleri ‘yazarları’ ortak bir dernek kurup faaliyet gösterseler fena olmaz.
Affınıza sığınarak, kendimizden bahsederek, konuyla bağlantılı bir şey söylemek istiyoruz: Yazarınız dünyanın en şanslı insanı olduğundan çok güzel dostluklar kurmuş ve bunlardan esinlenerek belirli bir süreç içerisinde BBC ve New York Times’ı anlayıp, filmleri özgün haliyle izleyebilecek kadar Çırmıhtı aksanlı bir İngilizce edinebilmiştir. Yazarınızdan, İngilizce nasıl öğrenilebileceği konusunda fikir isteyen on kişiden dokuzu “bunun kısa yolu nedir?” diye sormaktadır. “Çalışma, sabır, kültür, emek” ana başlıklı karşılıkları aldıklarında bu insanlar şaşırmakta ve bizden “ak sakallı dede gece rüyama girdi. Bir uyandım ki yabancı dil öğrenmişim” cevabını beklemektedirler.
İnsanımızın yalan ve kolaycılığa bağımlılığını çok iyi bilen medya transfer sezonu uydurabildiği kadar yalan uydurmaktadır. Çünkü, yalan satmaktadır.
Kuşkusuz transfer görüşmeleri sırasında çetin pazarlıklar yapılır, bazen futbolcu vazgeçer, bazen kulüp istemez, zaman zaman bonserviste sorun çıkar. Bazen de futbolcu transferlerinde aracı rolü oynayanlar bu haberleri ‘uçururlar’. Bu futbolcunun da, çoğu zaman, işine gelir; reklamın iyisi kötüsü olmaz, reklam reklamdır diyerek sesini çıkarmaz.
Hani benzetmeler yapılır, bazı uluslara ilişkin, takılırsınız. Efendim, dünyanın en ince yemek kitabı İngilizlerin, en ince mizah kitabı Almanlarındır denir ya...
Yeryüzünün en kalın maval kitabı işte bu transfer haberlerinden oluşur.
Malatyaspor’un 1.Ligdeki ilk döneminde Ünal’la ilgili transfer haberleri transfer yalanları klasiği desek abartmış olmayız. Bugün Milli Takım yardımcı antrenörlüğü yapan sevgili Ünal Karaman, o günlerde her gün bir takıma transfer ediliyordu. Genellikle transfer olduğu takım ise Fenerbahçe oluyordu. Bir gün Fener, ertesi gün Beşiktaş, Galatasaray derken; Ünal en sonunda, basının (o zaman daha medya yoktu) kendisine hiç layık görmediği bir kulübe gitti: Trabzonspor.
Aynı şekilde basın unutulmaz sol ayak Cevat Prekazi’yi Galatasaray’a böyle haberlerle transfer etmişti. Diyeceksiniz ne var bunda, Prekazi Galatasaray’da oynamadı mı? Doğrudur, ama Prekazi Galatasaray’a gerçekten geldiği tarihten tam 6 yıl önce gazeteler Cim-Bom formasını bu oyuncuya giydirmişlerdi.
Bazen bu haberlerin doğru çıktığı da olmuştur. Bunun en güzel örneği 80li yılların sonunda Malatyaspor’a gelen Brezilyalı futbolcularla ilgili haberlerdir. Dönemin kulüp başkanı Nurettin Güven, Serginho, Eder, Carlos, Maradona isimlerini telaffuz ediyor; bizse “olacak iş mi?” diyor, hatta dalgamızı da geçiyorduk. Sonrasını biliyorsunuz? Adamlar geldi, hem de oynadı. Bu satırların yazarı dahil birçok yerel ve ulusal medya mensubu kontrpiyede kaldı ve golü yedi.
Özetle, hal böyle olunca, futbola elinden geldiğince ciddi bakmaya çalışan bizler transfer dönemi ağzımızı açmaz, kalem oynatmayız. Yarın Malatyaspor’dan bir yönetici “seneye Rivaldo ve Zidane Malatyaspor’da” derse de, iyi kötü bir şey demeyin. Futbol bu, top yuvarlak, her şey olabilir. Sadece bekleyin. Ta ki ligde oynanacak ilk resmi maça kadar.
(5 Haziran 2002'de malatyahaber.com'da yayınlanmıştır)